Yetkin insan duyularımıza hoş gelir ; hem sert hem körpe hem de güzel kokulu bir odundan yontulmuştur. Kendine yarayan şeyden tat alır yalnız ; yarama sınırı aşıldığı an tat alması da hoşlanması da biter. Zararlı olanın ilacı nedir kestirir; kötü rastlantıları kendi çıkarına kullanmasını bilir ; onu öldürmeyen şey daha da güçlü kılar
Toprak yığınlarının altında çoğunlukla altın damarları gizlidir. Görünüşü cazibeli olmayan insanlar çoğunlukla ruh yüceliğine ve yürek temizliğine sahiptir; hem öteki niteliklerine bir de soyluluk eklenince, mucizeler yaratmaları güvenle beklenebilir.
Ölüm ve yaşam, şöhret ve tanınmışlık, acı ve haz, zenginlik ve yoksulluk, hiç fark gözetmeksizin iyilerin de başına gelir, kötülerin de... Çünkü hiçbiri başlı başına ne iyidir ne de kötüdür. Dolayısıyla iyi de değildir kötü de...
Üç bin yıl da yaşasan, bunun on bin katı fazla da yaşasan hiç kimsenin yaşadığı hayatın dışında başka bir hayat yaşamadığını, kaybetmekte olduğundan başka bir hayatın olmadığını ve hiç kimsenin yaşadığı hayatın dışında başka bir şey kaybetmediğini hatırla. İşte bu yüzden uzun bir hayatın da kısa bir hayatın da varacağı son aynıdır. Çünkü ‘şu an’ herkes için aynıdır. Bu yüzden sadece ‘an’ kaybedilir.
Hislerinin de efendisi olmalıdır insan. Hislerinin, dizginlerini elinde tut. Bu hisler geçmişle kavga edip durmaktan ya da gelecekle ilgili duyulan belirsizlikten doğarlar sıklıkla.
“Candide: ‘İnsanların bugünkü gibi her zaman birbirlerini öldürmüş olduklarını, her zaman onların böyle yalancı, hilekâr, hain, nankör, haydut, zayıf, vefasız, alçak, kıskanç, obur, sarhoş, hasis, hırslı, katil, dedikoducu, serseri, tutucu, iki yüzü ve budala olduklarını mı sanıyorsunuz?’ diye sordu.
Martin: ‘Atmacaların her zaman güvercin bulsalar yiyeceklerine inanır mısınız?’ dedi.
Candide: ‘Elbette!’ diye yanıtladı.
Martin: ‘O hâlde, mademki atmacalar hiç huylarını değiştirmemişler, niçin insanların huy değiştirmesini istiyorsunuz?’ dedi.”
Hakikatin gerçek yorumcusu cesur tercihler yapabilendir. Çoğunluğun şarkısına eşlik eden değil kendi şarkısını söyleyebilendir.
Kalıcı mutluluğun sırrı kalabalığın onayladıklarına kapılıp gitmekle değil insanın kendi doğasına ve varoluşuna uygun yolu yürümesi ile olur.