Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bunları Kimseye Anlatamamıştım
Her insan keşfe değer bir evrendir. İçimizde keşfedilmeyi bekleyen bir çok yetenek ve büyük bir gizilgüç vardır. Ama biz her nedense kendimizi küçümseme eğilimi içinde, 'Benim gücüm neye yeter ki?' deriz.
Sayfa 36 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
"İnsanlık böylesine bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: Bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz. Biriken gizilgüç, hastalık haline ve çaresizliğe, eninde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür."
Reklam
Kültür, insanlığın gerçekleşmesinin, yani dilin, soyut düşüncenin, sevme yeteneğinin temel koşuludur ; ancak tüm bunlar insanın ilk yapısında, birer gizilgüç olarak kültürden önce yer alır. 
Corot nedense, "Benim için renk, arkadan gelir" demişti. Oysa ki rengin ve ışığın en ince ürpertilerini yansıtmış bir ressam. Gauguin kesip atar: "Çizgi renktir..." Her çizgide, "gizilgüç" (potansiyel) bir renk vardır, anlamına söylenmiş bir sözdür bu. Gerçi Gauguin siyahı da bir renk sayar... Van Gogh'a gelince, onun rengine ne Musa ne de Firavun akıl erdirebilir.
bir denizde bir öykünün sayısızdır yolları kimi vurgun yemiş gizilgüç kimi ahtapotun kolları
Alabalık ile SiyambalığıKitabı okudu
Bilinçdışı, gösterge yinelemesinin işleyişi tarafından dokunan örüdür; daha kesin olarak, bilinçdışı, öznenin ne söylediğim bilmeksizin söylediği uygun bir "söylenen"de edimselleşmesini bilen olayların ya da "söylemeler"in gizilgüç halindeki bir zinciridir.
Reklam
Mikrokozmos, devingenlik imitasyonunu ebedileştirerek; kesişimleri alametlendiriyordu. Spirütüel bu gizilgüç, hakim olunan muhteviyatları, çağaşımın maverasına aksettiriyordu. İzan, gayriadi konumda donanım vesilesiydi olanca. Yalınca imcelerin ihtizazıydı fiksiyonlar fehvasınca. Kabus Uyanık ilkerbagir
Bu değerler ve düşünceler, onları ifade eden sözcüklerden ayrılamaz; ve felsefenin dil konusundaki tutumu da, yukarıda söylendiği gibi, onun en temel, canalıcı boyutlarından biridir. Sözcüklerin değişen içerikleri, tonları ve vurguları, uygarlığımızın tarihinin kayıtlarıdır. Dil, ezilenlerin özlemlerini ve doğanın acılarını yansıtır; mimetik
Fetih, çöreklenme, toplumsal artı aktarımı:
''Aynı işi birkaç kez yineledikten sonra insan, o işi daha az çaba ile, daha kısa sürede, daha iyi sonuç alacak biçimde yapmasını öğrenir. Bu durumda, diyebiliriz ki emeğin verimliliği artmıştır. Çünkü ''emeğin verimliliği'' denen şey, aynı işi yapa yapa, bir süre sonra daha az enerji harcayarak yapmaktır. Ya da aynı enerji ile daha çok iş yapmak. Veya aynı işi, aynı enerji ile daha öncekinden daha kısa sürede yapmak. Emeğin verimi, emeğin bu doğasından dolayı, olduğu yerde saymaz, artar. Emeğin verimliliğinin (zamanla) artışından amaçlanan budur. İnsanlığın kültürel evriminin altında bu olgu yatmaktadır. Yoksa kültürel evrim, bazılarının sandığı ve sunduğu gibi arada bir çıkan yaratıcı bireylerin yapıtı değildir. (..) Gelişme, evrim, insanın yapısında, yani insanın emek etkinliğinde ortaya dökülen doğasında vardır. Dolayısıyla her bir insanda, her bir toplulukta, her toplumda gizilgüç olarak bulunmaktadır. Öyleyse kültürel evrimin, emeğin verimliliğinden dolayı, kaçınılmaz bir determinizm olduğu söylenebilir. Kimsenin isteğine, istencine bağlı, bağımlı değildir. İstense de istenmese de her insan, engellenmedikçe, kendini bu yönde ortaya dökecektir.''
Sayfa 286Kitabı okudu
Bir imparatorluk büyür, sorumlulukları artar ve kaçınılmaz olarak mali kaynakları tükenirdi. Ancak Batı süresiz yenilenebilir, potansiyeli (gizilgüç) olan bir ekonomi geliştirmişti. Modern öncesi uygarlıkların alışıldık davranışı olan geçmişe bakmak ve neler başarıldığı hakkında konuşmak yerine Batılılar ileriye bakmaya başladılar.
171 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.