Ağaçlar yapraklarını dökünce üşümez miydi kışın baba?
- Hayır evladım üşümez ama ağaçlar üşüyenleri anlar.
- Nasıl yani?
- Ağaçlar gölge olmasın diye yapraklarını döker, insanlar kışın daha iyi ısınsın diye...
-Beyler, insanların keyif dediği şey ne kadar da tuhafmış, dedi. Onun ve karşıtı sayılan acının doğası arasında bunca farklılık varken ve ikisi bir insanda aynı zamanda yan yana bulunmak istemezken, içlerinden birini kovalayıp yakaladığınızda, çifte varlıkları aynı başa bağlanmış gibi, genellikle diğerine de sahip olmak zorundasınız. [60c] Bana öyle geliyor ki, Aisopos bunu düşünebilseydi bir masal yazar ve tanrının birbirleriyle çatışan bu iki düşmanı barıştırmak isteyip de başaramayınca başlarını tek bir bedende birleştirdiğini söylerdi. İkisinden biri bir insanda göründüğünde diğerinin de hemen peşinden gelmesinin sebebi budur, derdi. Şu anda benim duygularım da böyle, çünkü zincirin bacağıma verdiği acının arkasından hazzın geldiğini hissediyorum.
Demek ki sevgili dostum, el âlem bizim için ne diyor diye o kadar kaygılanmamalı, sadece doğrulardan ve yanlışlardan anlayan uzmanın ve onun sözlerinde ifade edilen gerçeğin diyeceklerine önem vermeliyiz.
Toplumdaki tüm bireyler, toplumun tüm kesimleri (daha doğrusu hemen hemen tüm bireyler ve kesimler) kendinden üstün olanları taklit eder. En üstünler kimdir? Aylaklar, zengin aylaklar.
Martin insanlıkla ilgisini kesmiş bir sanatsallığın değerli olduğunu düşünmüyordu. Sanatsallığının üstüne kaçamak bir insanlık maskesi fırlatıvermişti. Zirvelere çıkmadan önce yazdığı altı yedi kadar korku hikâyesinde uyguladığı numara buydu.