Anneme büyük bir gönül borcu duydum her zaman. Çünkü onun sayesinde meslek sahibi bağımsız bir kadın olabildim. Ben daha on yaşındayken, beni karşısına alır, şöyle derdi: “Sen, kendi ekmek parasını kazanan özgür bir kadın olacaksın. İyi bir evlilik yapmanı çok isterim. Ama canın isterse evlenirsin, canın istemezse evlenmezsin. Eğer evliliğin yürümez de boşanırsan, kendine de çocuklarına da bakacak durumda olmalısın”
On yedi yaşına bastığımda, beni gene karşısına alıp, şöyle dedi: “Bir genç kızsın artık. Bir erkek arkadaşın olabilir. rica ediyorum, dağlarda bayırlarda, ıssız yerlerde gizlice buluşma onunla. Burada evin var, odan var. Arkadaşını buraya getir. ‘Ben de tanışayım onunla”
Ben gene aynı yaşlardayken, hiç unutamadığım bir şey söyledi bana: Kendi kafasını göstererek, “kızım” dedi, “bir kadının namusu belinden aşağısında değil, burada, kafasındadır. Farz edelim ki, parası olduğu için, bir adamla evlendin. Sen namussuz bir kadınsın bunu yaptığın için. O adama bağlı kalsan da, onu hiç aldatmasan da, gene namussuzsun. Çünkü parası yüzünden oturuyorsun o adamla. Asıl orospuluk budur. Para uğruna cinsel ilişki kurmaktır asıl orospuluk. Hiç menfaat gütmeden ve başkalarına kötülük etmeden sevgili değiştiren bir kadına, ben orospu demem, çapkın kadın derim ancak. Senin çapkın bir kadın olmanı istemem. Ama çıkarını kollayan nikahlı bir kadın olacağına, çapkın bir kadın ol daha iyi.”