Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan UZEL

Gökhan UZEL
@gkhnuzl
Neden bütün bu başlangıç?
Akademisyen
Bursa
13 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Ama, birinin moralini bozmak için ille de kötü bir herif olmak gerekmez ki; iyi bir herif olup, yine de moral bozucu olabilirsin.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Sessizliklerin en kesini susmak değil, konuşmaktır.
Sayfa 42
Bir insanın düşüncesi her şeyden önce özlemidir.
Sayfa 63

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Akıl ve erdem iğrenç olana iğrenç gelir. Pislik ancak pislikten tat alır.
Zaman ikiyüzlülüğün gizlediğini nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır. Kusurlarını örtenin sonu nasıl olsa utançtır.
Reklam
"Ah, memleketin üstünde kara bulutlar dolaşıyor. Tanrı bu ülkeye sırtını döndü, bütün şehirlerin caddelerinde kan ve gözyaşı nehirleri akıyor. Ah memleket kirlenmiş, bir daha da ne zaman temizlenir, kimse bilmiyor - hangi bedelle, insanlığın mutluluğuna yapılacak hangi muazzam katkıyla arınabilir bu büyük günahtan? Pislik, bütün şehirlerine sokak sokak kan ve gözyaşı saçıyor. Güzellikler kirletildi, doğrunun sesi yalanla bastırıldı."
Sayfa 218Kitabı okudu
"Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış."
Fikir sahibi insanların rüyaları, talepleri, ümitleri diktatörlükte gerçekleşir mi?
Binlerce senenin medeniyeti, bu kan sellerinin akmasına bile mani olamadıktan, bu yüz binlerce işkence zindanını kapatamadıktan sonra, bütün o yazılanlar, hepsi boş, hepsi yalan olsa gerek.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
"Ne diye bize boyuna söylemezler, sizin de bizler gibi biçare yaratıklar olduğunuzu, sizin annelerinizin de bizimkiler kadar endişe ettiğini, hepimizin ölüm karşısında hep aynı acıları yaşadığımızı ne diye söylemezler?.. Affet beni arkadaş, sen benim nasıl düşmanım olabilirsin? Biz bu silahları, bu üniformaları çıkarıp atsak sen benim kardeşim olabilirdin, Kat gibi, Albert gibi. Al ömrümden yirmi seneyi arkadaş, al da kalk! Al daha fazlasını, ben bu ömrü ne yapacağım, artık bilmiyorum çünkü."
Sayfa 175Kitabı okudu
"İnsan düşününce komik geliyor!" diye devam ediyor Kropp. "Biz vatanımızı savunmak için buradayız. Ama Fransızlar da kendi vatanlarını savunmak için buradalar. Peki kim haklı?"
Sayfa 161Kitabı okudu
Biz bugün gençliğimizin ülkelerine seyyahlar gibi gidebiliriz. Biz gerçeklerde kavrulduk; farkları tüccarlar, mecburiyetleri de kasaplar gibi biliyoruz. Biz artık o eski tasasızlar değiliz; biz şimdi müthiş vurdumduymaz olduk. Ölmeyeceğiz ama, yaşayacak mıyız?
Sayfa 107Kitabı okudu
Onlar hala yazıp söylerlerken, biz hastahaneleri, can çekişenleri görüyorduk; onlar devlete hizmeti en büyük fazilet diye vasıflandırırken biz artık ölüm korkusunun daha baskın olduğunu anlamış bulunuyorduk. Ama yine de isyan etmedik, askerden kaçmadık, korkak olmadık. -Bütün bu sözleri onlar öyle bol kullanıyorlardı ki!- Biz vatanımızı onlar kadar seviyor, her hücumda cesaretle ileri atılıyorduk. - Ama şimdi ayırt ediyoruz; birdenbire görmeyi öğrendik, onların dünyalarından hiçbir şey kalmadığını gördük. Ansızın, korkunç bir şekilde, yapayalnız bulduk kendimizi; ve bu işi bir başımıza halletmek zorunda kaldık.
Uçsuz bucaksızlığın tam ortasında, yerden de gökten de uzaklarda, ne ayaklarımın altında toprak ne başımın üstünde gökten bir kemer, yalnızca hiçliğin olduğu bulanık bir boşluk. Yabancı bir maddenin tutsağıyım, ölü, biçimden yoksun bir tözle kaplı bedenim-daha doğrusu hiç bedenim yok, o yabanıl madde ben'im.
Sayfa 206Kitabı okudu
Solaris bilimi, çoktan sönüp gitmiş söylencelerin bir yeniden doğuşu, insanın açık açık itiraf etmeye yanaşmadığı gizemci yurtsamaların bir anlatımıydı. Köşe taşı, ulu yapının temelinin derinlerine gizlenmiş orada berkitilmişti. Kurtarılma umuduydu bu...
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Muntius'a göre Solaris bilimi dinin uzay çağındaki eşdeğeriydi: Bilim kılığına bürünmüş inançtı. Solaris biliminin açıklanan ereği olan Bağlantı, azizler topluluğundan ya da Mesih'in ikinci gelişinden daha az belirsiz, daha az karanlık değildi.
Sayfa 198Kitabı okudu
Aslında kozmosu ele geçirmek değil istediğimiz, yalnızca Yer'in sınırlarını kozmosun sınırlarına dek genişletmek.
"Normal insan," dedi. "Kimdir normal insan? Onursuz, utanç verici bir işe hiç kalkışmamış olan mı? Belki, ama hiç mi dizginleyemediği düşünceler geçmemiştir kafasından? Belki geçmemiştir. Ama belki on yıl önce, otuz yıl önce, içinde bir şeyler kımıldamıştır, bir kuruntu boy vermiştir belki, ama bastırmıştır, unutmuştur sonra da, korkmaz da artık ondan, çünkü gelişip serpilmesine eyleme yol açmasına izin vermeyecektir asla. Ama şimdi, ansızın, güpegündüz o şeyle...o düşünceyle yüz yüze gelir, ete kemiğe bürünmüş, kendi benliğine sanki perçinlenmiş, yok edilemez biçimde. Nerede olduğunu bilmek ister...Biliyor musun nerededir o adam?"
Solaris, Stanislaw Lem
Bilinç olmadan düşüncenin olması olanaklı mıydı?