Kitap muazzam 5 öyküden oluşuyor. Son zamanlarda yazılmış olan öyküleri okuyunca; insan, şehirleşmenin getirdiği ve herkesin kendi yaşamına odaklandığı bir hayatta sosyal olarak yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlıyor.
Her insan aslında 2 ruh halinden oluşuyor. Biri kimseyle -kendiyle dahil- paylaşmadığı ve etrafını kalın bir kabukla çevrelediği ruh hali; diğeri ise çevresine ve hatta kendisine dahi olmak istediği kişiymiş gibi yansıttı ruh hali. İkinci ruh hali çok sıradan, çok robotik, çok duygusuz, çok mükemmel... Tıpkı şehir yaşamında ve sosyal medyada gördüğümüz gibi. Son zamanlarda yazılan öykülerde de okuduğumuz üzere ve karantinanın bize kattığı zamanı, birikmişliği ve yalnızlığı da göz önünde bulundurursak; bu zamanlarda insanlar iki ruh halini de tamamen ortadan kaldırıp insanlarla asgari düzeyde iletişim kurarak kalın kabuklarının içine sakladığı ruh halini fark etmeye, benimsemeye ve o ruh halini sindirip kabullenmeye çalışıyor.
Etrafına bilmeden sardığımız kalın kabukların içerisindeki ruh, bir şekilde dışarı çıkmaya çalışıyor. Bu bir kedinin miyavlamasıyla, yetiştirilmiş olan bir bitkinin filizlenmesiyle, rüyada görülen birinin mezarına gitmek ile açığa çıkıyor. Toprağından kolayca sökülüp alınabilecek köksüz bir mantar gibi olan yaşamımız; bize bu iki ruh halini harmanlayıp, iki ruh halinin de bize ait olduğunu, hem insanlarla sosyalleşip hem de olmamız gereken kişi değil de olduğumuz kişiyi yansıttığımız insanlara, sıcak bir mekana ve sadece ama sadece kendimize ayırabileceğimiz vakte ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
Köklerimizi salabileceğimiz bir toprağın olması dileği ile... Tavsiye edilir.