Gonca
Gonca
@gnckrtp
Gıda mühendisi
100 reader point
Joined on August 2020
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Uzun zaman sonra ilk defa doğru yorumladığım bir Agatha Christie romanı bitirdim. Belki okuduğum 20.kitabı olması nedeniyle sonunu bu kadar net tahmin ettim diyebilirim. Sisli bir havada arabanız bozuluyor ve yakındaki bir eve yardım için gidiyorsunuz. Pencereden içeri girdiğinizde karşınızda ölmüş bir adam ve eli silahlı bir kadın duruyor. İşte işler tam da bu noktada karışıyor. Söz konusu cinayeti herkes işleyebilecek duruma sahip ama işleyen aslında akla hiç gelmeyen biri çıkıyor. Kısa ve çok sürükleyici olan kitap tipik bir Agatha Christie romanı. Iyi okumalar.
Vehbi Koç'un en küçük evladı, Koç Holdingin eski yönetim kurulu üyesi, Özel Koç Lisesi ve Koç Üniversitesi fikir annesi, TEGV denilince akıllılara gelen önemli bir insandır rahmetli Suna Kıraç. İki bölümden oluşan bu kitabın ilk kısmı kendisi tarafından yazılan ve ailesinin anlatıldığı, ikinci kısım ise kendisini görüp tanıyanların ağzından yazılmış, iş kadını, Vehbi Koçun sağ kolu, çalışkan ve başarılı Suna Kıraç ı anlatır. Yaşamı boyunca yaptıkları, ailesi ile bağları, eşi,kızı ve hastalığı ile mücadelesinin okunacagi bu kitap gerçekten çok etkileyici. İkinci kere okuduğum bu eser yine her sayfasında çok etkiledi beni. Bence okunması gereken çok güzel bir biyografi.
Ömrümden Uzun İdeallerim Var!Suna Kıraç · Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü · 2006384 okunma
Hayata ve insanlara dokunmadan, mutlu veya mutsuz olmadan yaşayıp giden genç bir kadındır Adalet. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesini de babasının ölümü yıkmıştır. Zaman akıp giderken ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen genç kadın bu hastalığa yakalanmasının nedeni olarak kendini suçlar. Geçmişini, ilk günahını aramaya başlar. Bu günahı iyileştirmek sanki onu da iyileştirecekmiş hissiyle yola çıkar. Bu yolda kendisi, geçmişi ve dokunmadığı insanlarla yüzleşen Adalet aslında kendinin bambaşka olan yönleriyle tanışacaktır. Sıcak ve duygu yüklü olan bu roman akıcı bir şekilde ilerliyor. Adaletin yaşamı ile tanışan herkes eminim kendi içine dönüp tanımadığı yönleriyle tanışacaktır.
Reader Follow Recommendations
Ben bir kitap okudum... Ama öyle bir kitaptı ki yudum yudum bir kelimesini bile kaçırmadan, ince ince devam ettim. Hatta öyle bir şey ki bitmesini istemedim. Her konuda,her ayrıntıda zaten hayran olduğum Mustafa Kemal Atatürk'e bir kez daha hayran oldum...
Atatürk aslında yalnızca savaşlardaki başarısı, siyasi ve askeri dehası, ileri görüşlülüğü ve ölümsüz düşünceleri ile sınırlandırılmamalı. Öncelikle çok sevdiği toprakların özgür ve bağımsız olmasını istemiş aynı duygu ve düşünce ile Müslüman tüm dünya ülkelerini etkilemiş ve desteklemistir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni en yakınındakiler bile manda haline getirmek istemiş ancak o savaşlarda omuz omuza savaştığı arkadaşlarına bile karşı çıkmıştır.
Sadece ülkesinde değil tüm dünyada barış istemiş 15yıllık devlet yönetiminde dünyanın tüm liderleriyle iyi ilişkiler kurmuş, dünyada barışı öğütlemiştir.
Ne yazıktır ki onun bu istekleri ölümünün hemen akabinde bozulmaya başlamıştır. Bugün dünya devletlerine karşı kazandığı zaferler için Mustafa Kemal olan kişiye, yaptığı akılcı, bilimsel ve laik devrimler nedeniyle hala Atatürk diyemeyenler vardır. İçinde bulunduğumuz koşullar, dünyanın konumu ve gelecek itibariyle kuruluş ayarlarımıza artık geri dönme vaktidir. Bu eskiye değil, eskiyi kaybetmeden geleceği olusturmakla mümkün olacaktır. Atatürk'ün de dediği gibi iki Mustafa Kemal vardır; biri etten kemikten olan, bir diğeri ilki toprak olduktan sonra dahi yaşayacak olandır ve onu yaşatmaya devam etmenin zamanıdır...
Birbirlerine yakın, farklı zamanların kıyısında iki karakter üzüm ve altın...Üzüm kütüphane memuru olarak çalışan,amcasının ölümü ve annesinin terk edişi arkasında sarhoş babası ile ayakta kalmaya çalışan Mercan'ın; altın ise zamanı ve yeri belirsiz bir dönemde babası öldükten sonra annesiyle baş başa kalan, annesi ile yolları ayrıldığında türlü zorluklarla karşılaşan, annesiyle tekrar bir araya geldiğinde de yaşadığı bu zorluklarla yüzleşen Yãşur'un hikayesi...yalnızlık,çaresizlik, ölüm, aile gibi konuların masal tadında ele alınarak ince ince işlendiği bir kitap. Esir Sözler Kuyusu sonrası okuduğum ikinci Sema Kaygusuz romanı da bende farklı bir tat bıraktı. Okudukça çok farklı kapılar aralanıyor insanda.
