Kitap Fransa'da ortaya çıkan ve tüm dengeleri alt üst eden milliyetçiliğin doğuşu etrafında ve belirli kişiler etrafında geçiyor. Halkın sefilliğini ve açlığını görmeyen bir saray ve tüm acıları onlara reva gören soylular... Açlıktan, pislikten ölmek halk için çok sıradan aynı şekilde sarayda her gün verilen şatafatlı kutlamalar da. Öyle ki bir soylu yolda giderken bir yere takılmamalı, önüne kimse çıkmamalı. Biri ezilirse bu sefil halkın suçu. Bir sefile yakışır bir ölüm... Tüm bunlara boyun eğmek zorunda kalan halk ve git gide kabaran öfkeleri, kinleri onları zalim ve acımasız bir hale getiriyor. Kendilerince getirdikleri düzen ve Cumhuriyet suçlu ve masumu çok da ayırt etmiyor ne yazık ki. Kitabı okuyunca edebiyat dünyasının "Dickens'ın en büyük tarihi romanı" ve yazarın kendisinin ise "yazdığım en iyi hikaye" diye tanımladıklarını daha iyi anladım.