-Aşk dikiş tutmaz hercai gönüllerde, göçebe kabileye döner.-
Kavimler göçü muazzam bir hadisedir! Bu ne idi? Nasıl olmuştu? Bunu düzensiz bir kalabalık yürüyüşü olarak düşünmek doğru olamaz. Aksini düşünmek "Göçebe uygarlıklar" tezinde belirtildiği gibi, insanların bozkırlarda otlak arayarak gezdiğini düşünmek çok ilkel bir yaklaşım olurdu. Çünkü bu tez gerçek hayat şartlarını dikkate almıyor. Hele yüksek bir kültüre sahip Türkler için bu tez hiç uygun düşmüyor. Hayat daha karmaşıktı. Karda kullanılan bir taşıtın (!) keşfi, halkları göçe itmiş olabilir mi? Briçka, Vaja, sonra tekerlekli izbeler...
Reklam
Kuramlar iktidar tarafından kodlanmış ve akış yatağını belirlemek üzere dikilmiş engellerin belirlediği bir yüzeyde hareket etmediği için, fikirlerin bir hiyerarşi içinde bütünleştirilmesi de mümkün olamaz. Tıpkı kök bitkilerin yerin altında gelişmesi gibi göçebe düşünce iktidarın pürtüklü yüzeyinde değil, yer altında toprağın ve yeraltı nehirlerinin gücüyle bir arada gelişmektedir.
Sayfa 12 - metis
Periler Ölürken Özür Diler
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs Sana bugün bir mektup yazdım: En çok En çok güllerden sözettim Saydam renksiz tutkun güllerden Bir gül olmak korkusundan
Azınlık, Deleuze felsefesinde sayıca az olanı değil, egemenlik aygıtı tarafından dışlanan ve tabii kılınan bütün toplumsal kümeleri temsil etmek için kullanılan bir kavramdır.Aslında felsefe de halka,ulusa değil, ulusu dikey kesen hiyerarşilerin içinde, düşünce imgesinin dışladığı veya yok saydığı söz konusu azınlıklara seslenir. Burada düşünce kendisini, merkezi devlet biçimine karşı dağılmış bir gücü uygulama aracı olarak konumlandırır.
Sayfa 17
Kanlı Masal
ovdun ve okşadın beni çıktı içimdeki cin; ondan ölümümü diledin. mayıstı. seni o yüzden bağışladım! ben en çok mayısta su içerim
Sayfa 77
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.