Umuda göç edilir umutsuzluğa değil
yoksa niye göçmen olur kişi
umudu olmasa niye göçer
güneşi olmazsa yanında
sanki arkadaşlığın gümüş yılında
birbirlerini kutlayan iki arkadaştır
güneşle göçmen
göçmenle güneşi
Sayfa 76 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okuyor
Rafah'tan göçmen çocuk annesini sörüyor: nereye gidiyoruz?
Ona cevaplıyor: yürü, Allah'ın ülkesi geniştir..
Cemal Süreya
Tuncelili bir göçmen olan Cemal Süreya, bu ülkedeki acılar tırpanından fazlasıyla yara almıştır. Ece Ayhan gibi parasız yatılı okuyan Cemal Süreya, Ankara'da okurken civar ilçelerden birinde oturan kız kardeşlerini görmeye gittiğinde üvey anne kapıları kapatıp gitmiş, "Kimseye, abinize de kapıyı açamayacaksınız, demiştir. Cemal Süreya dışarda, kız kardeşleri içerde, pencereden birbirlerine bakıp, ağlaşırlarmış...
Şiir atölyeleri kurup şair yetiştireceğini söyleyenlere, acılarımıza merhem dizeler yazan şairlerin çileli hayatlarından daha birçok örnek verilebilir. Ve Ece Ayhan ekliyor: "Şiir atölyeleri yalnız padişahların saraylarında yoktu ki. konaklarda ve yalılarda da vardır."
Sayfa 85 - GendaşKitabı okuyor
Sunay Akın / Makiler
Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kartanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek
İşte
sevmek
Sunay Akın
...
Göçmen bir kuşun
uçuşundaki o telaşsızlığı seviyorum...
.
Bir su damlasıyım
Bir değirmenden sızıyorum
Bir yosun parçasıyım,
Göçmen.
Taşa rağmen Yaşa rağmen
Öyle kayıp gidiyorum.
Savaş esnasında göçmen olarak New York'ta yaşarken, büyük Fransız bestecisi Darius Milhaud ile bir akşam yemeği yediğimizi çok iyi hatırlıyorum. Ona şunu sormuştum: "Bir besteci olacağınızı ne zaman anladınız?" Bana, çocukken yavaşça uykuya dalmak üzereyken bildiği herhangi bir müzik türüyle hiç alakası olmayan bir tür müzik duyduğunu ve onu dinlediğini, ardından bunun halihazırda kendi müziği olduğunu keşfettiğini anlattı.
«Seni seviyorum Jonás, ben kırlara aitim. Kırlangıç küçük, göçmen bir kuş. İspanya'da kalmak istersen oraya gelebilirim. Biraz daha ayrı kalalım dersen o da olur. Ama sana bayıldığımı bilmeni istiyorum.»
Sayfa 85
Telkuyruk...
42-74 cm büyüklüğünde olan bu ördekler, kısa mesafe göçmen kuşları olarak yolculuklarını sürdürüyorlar. Telkuyruklar çok ötüyor ve gruplar halinde bunu yapıyorlarmış. Hepsinin birden bağırdığını düşünsenize🥴
Bu ördekler yılda üç defa tüy değiştiriyormuş ve her değişimde farklı bir renge bürünerek kafa karıştırıyorlarmış.. Amaç ne acaba? 🤨 Larvalarla, suda yaşayan kabuklu hayvanlarla besleniyorlar. Ve bunları avlamak için 3-10 metre derinliğe kadar dalabiliyorlarmış. Hatta 50 metreye dalan ördekler bile olmuş. Bunun imzalı kanıtı da varmış.
Su kirliliği ve denize atılan balık ağları sebebiyle hayati tehlikeleri çok oluyormuş...
Bu ördeklerin erken dönemde bağımsızlığı öğrenmeleri gerekiyormuş. Bu sebeple dişi ördekler yavrularını onlar uçmadan önce yuvada bırakıp gidiyorlarmış.🙁 Hayata nasıl da hazırlıyorlar değil mi?
..bu ufak tefek renk ve devinim farklılıklarıyla karşılaşmasam kafamı toparlayabileceğim; ama olmuyor; ne bileyim, gökyüzündeki bir göçmen kuş sürüsü bile -dün turnalar gitti- etkiliyor, her seferinde bambaşka varsayımları değerlendirmek zorunda kalıyorum.
