Sürmene kayık tarabya çeketin Hududu kalmadı bizim kümesin Dört yüz bin dolar eder memleketin Hududu kalmadı bizim kümesin. ******** Ne satayım ağam söyle ne satayım Avrupa’ya kaçanı ben tutayım Kovana eşek arısı sokayım
Sosyalizmin kan kaybetmesinin iki nedeni var bir sosyalist/komünist devlet yok iki sosyalist/komünist tayfanın işçi sorunları yerine cinsel yönelim,göçmenler vb olaylara daha fazla yoğunlaşması.
Reklam
Edebiyat tarihinin malumatfuruşluğu eğlencelidir. Güzelce oyalar insanı. Oyalamanın ötesine de taşır hatta. Us gücünü, estetik duyarlılığı filan kuvvetlendirebilir. Fakat bir yere kadar. Dedikodudur çünkü. Kıyl u kal. Boş. Ömrünü edebiyat tarihi malumatfuruşluğuyla geçirenler yok mudur? Elbette. Aralarından dolu bir mide ve sıhhatli bir çehreyle hoşnut göçenler olmamış mıdır? Olmuştur elbette. Hiçbiri edebiyat tarihine geçmez. Bu kötü müdür? Yoo. Ama tabi köleden efendiye, müminden münkire insan ebediliğe öykünür. Köpekbalığıyla seyreden yüzlerce küçük balık... Bu ufaklıklar, köpekbalığının derisini zımpara kağıdı gibi kullanır ve vücutlarındaki tahriş edici maddelerden yahut parazitlerden koca köpekbalığına sürtünerek kurtulurlarmış. Böylesi bir tedavi için ölüm riskini göze almaları cesareti çağrıştırabilir ancak öyle değil. Yalnız bir minik bu işe asla girişmezmiş. Kendi gibi miniklerle bir aradayken ancak. Böylece hayatta kalma olasılığını yükselttiği gibi, ölümle yalnız yüzleşmekten beri kılarmış kendini. Edebiyat tarihi malumatfuruşu bu ufaklıklardandır. Olur da kendi sesini bulursa koca köpekbalığına dönüşür.
KİTAP DOSTLARI
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
, Aliye Ali'ye ,yani eşine, yazdığı mektuplardan birinde "Senden evvel en çok kitapları severdim şimdi en çok seni seveceğim ve kitapları birlikte seveceğiz" diyordu. Aslında ne kadar azımız bu kadar şanslıdır değil mi? Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman günlük sohbet içinde bulunduğumuz tonla insandan kaç tanesi kitapları içten gelen, sımsıcak bir duyguyla sever ki? Veya varsa bu insanlar, bir elin parmaklarını geçerler mi? Geçmezler. Ondan dolayı eğer etrafınızda bu kitap dostlarından birini bulmuş biriyseniz; bir anne yavrusunu nasıl sarar ve sarmalarsa siz de onu öyle sarın. Zira herkes sizin kadar şanslı değil. Kimimiz kitapları konuşacak biri bulamıyor ve dünyadaki yegâne dostlarına yani kağıt, kalem ve iç dünyasına dönüyor. Bundan dolayı siz, kitap dostlarını bulup onları dost edinenler; kendinizi şanslı addetmeniz gerek.
Geldikleri Yere Göre Talar
Taşlar geldikleri yere göre ikiye ayrılır. a) Gök Kökenli Taşlar b) Yer Kökenli Taşlar a) Gök Kökenli Taşlar (Meteroitler): Bu taşlar gök kökenli olup, eril nitelikler taşırlar. Göksel kutsallıkla yüklü olarak düerler ve göü temsil ederler. Örnein Kâbe’deki Hacer’ü’l-esved ve Friglerin Ulu Anası Kybele taları gök kökenli talardır.
Sabah işe giderken yakalarsam 458 İETT hattına biniyorum Gürpınar, Kavaklı, Yakuplu derken kısa bir kültür çakışmasından sonra işe gidiyorum. Yine denk gelirse 76GM veya 76G hattına denk geliyorum. Bu otobüse binenler de İstanbul hayatına yeni yeni alışmaya çalışan göçmenler gibi bir havaya bürünüyorlar. Birde 142B var o tam kodaman arabası. Ona binince en az Bakırköydeymişsin gibi düşün. Onla Halkalı taraflarına gitmek istiyorsan düşmanınla bile vedalaş. Çünkü o yola çıkarken ki psikolojik ego Bahçeşehir'e gelene kadar içinden okkalı küfretmek geliyor.
Reklam
1,000 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.