" Ağlarsa anam ağlar ardımdan "ları dinleyip hıçkırıklarla ağlayan, " Annemin yelkeni olsa açsa da gelse " lerle kınalar yakılırken gözyaşlarına boğulan son nesil bizdik.. Evet evet bizdik.. Artık ne analar ağlıyor arkadan ne de evlatlar yelkenli gözlüyor.. Bitti.. Ne oluyor? Neler oluyor ? Nasıl duygular bu kadar hızla yok
Tüm dünya ülkelerinin sosyal sorunlarının başında gelen ‘’göçmenler’’ ve onların hayatları, rant uğruna talan edilen doğa, kirletilen denizler, savaş ve göç nedeniyle paramparça olan aileler ve daha neler neler...
Ege’nin iyot kokuları arasında geçen hikaye Deniz’i kaybetme, Deniz’i bulma çerçevesinde ilerlerken Anadolu’nun cânım insanlarının insaniyetlerini, sevgilerini işlemiş yazar.
Mültecilerin iç sızlatan hikayelerini okurken kendinizi onların yerine koymaktan alamadığınız satırlarda gezindiğinizde boğazınız düğümlenecek... Sadece bu değil elbet... Doğal güzelliklerin talan edilmesini de seyredeceğiniz bir perde sunmuş okura sevgili Livaneli...
Kadının gücüne, ailedeki esas yerine, aşka, sevgiye, acının en tarifsizine de dokunmuş...
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,8bin okunma
"Evvel zaman içinde bir gün insanlık bölünmüş. Bazıları, yeni bir site ünşa etmeye giden göçmenler gibi ayrılmışlar. Diğerleri kalmışlar. O zamandan beri birbirlerine paralel iki insanlık vardır. Biri ışık içinde yaşar ama gölge yapar. Diğeri ise gölgede yaşar ama ışık taşır. Her biri kendi yolunda ve kendi ritminde ilerlemiştir..."
Türkiye'yi ilgilendiren fakat bilinmeyen veya az bilinen bir olay da Alevilik konusudur. Geniş çaptaki göçler Alevi göçmenlerin kimlik koruma kaygılarını güçlendirmiştir ve bazı çevreler bunu siyasi bir sorun haline getirme yolunu tutmuştu. Böylece şehre göç eden Aleviler siyasi kimliğin, kültürel kimlikten farklı olduğunun bilincine vararak, kültürel kimliklerini çeşitli yollardan koruma davranışı göstermişlerdir. Hacı Bektaş, Alevi olmadığı halde bazı Alevi göçmenler onu Aleviliğin simgesi haline getirmişler ve her yıl onun mekanına ziyarete koyulmuşlardır.
Livaneli romanında göçmenler,koylarda yasak olmasına rağmen kurulan balık çiftlikleri, altın uğruna yok edilen ormanlar,siyanür ile kirletilen sular ve tüm dünyanın ve insanlığın kanayan yarası olan göçmen konularına değinmiş. Konular bu kadar çeşitli,önem derecesi o kadar yüksek ki Livaneli ye teşekkür edeceğim kadar da eleştirmek istiyorum. Muhteşem konular harika tespitler yapılmış bu konulardan daha detaylı,daha tumturaklı bir roman cikarabilirdin diye düşünüyorum LİVANELİ.
KEŞKE İNSANLAR DA YUNUSLAR KADAR İYİ OLSAYDI.
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,8bin okunma
Kanayan yaramız göçmenler, denizlerin, toprağın ve doğanın hunharca kullanılması güzel bir olay örgüsü etrafında ele alınmış.
"Keşke insanlar da yunuslar kadar iyi olsaydı."
cümlesiyle insanoğlunun tabiata hakim olma hırsını özetlemiş aslında.
Okuma sevgisini kazanmak isteyenlere, sosyal konulu kitapseverlere şiddetle öneririm.
Iyi ki varsın Livaneli
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,8bin okunma
Memleketimizde boş arazi uçsuz bucaksız. Alman veya İsviçreli göçmenler Amerika'da nasıl Amerikalı olup hürriyete açık ve kanunlarla bize
çıkıyorlarsa, bizde de Osmanlı olup çıkarlar.
5 Temmuz 2009 tarihinde Urumçi’de binlerce kişi zalim Çin ordusu ve Çinli göçmenler tarafından acımasızca katledildi.
Hayatını kaybeden tüm mazlum soydaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum. İnşallah bugünler de geçecek...
İnsanın kendi iyiliğini isteyen her şeye karşı mücadele
edebilecek güce sahip olması gerekir.
İyilik eksenine kötülük paralaksıyla karşı
çıkılmaktadır.
Gilmore'un (celladın şarkısında) bağışlanmayı
reddetmesi.
Bartleby'nin sergilediği kararlı yadsıyıcı tavır.
İlahi Avrupa'ya hayır diyenler.
Okulları yakan göçmenler.
Herkes kendi iyiliğini isteyenlere karşı mücadele
etmektedir.