"Beden ruhtan ayrıldığında, bedenin içselliği olmayan bir parçalar bütünü, ruhun da mesafesiz içsellik mahiyetindeki tarihleri başlar. Bu ikisi, Descartes’ın istediği şekilde net ve birbirinden farklı iki kavram olmuşlardır, böylelikle var olmak kavramı şairlerin genel­likle ona atfettikleri tüm zenginliği yitirmiş ve sadece iki anlam edinmiştir: Buna göre, şey ya da bilinç olarak, bir diğer deyişle rex extensa ya da res cogitans olarak var olunur. Ancak bu ikisi ara­sında düşünen sadece res cogitans olduğundan, akıldan meydana gelmiş bir beden edinilmiştir. Buna göre, beden hayat tarafından yaşanmaz; beden, etten kemikten değil, fikirdendir, anatomiktir, hayat öznesi değildir. Akıl tarafından meydana getirilmiş hayatı yaşamaya mecbur olan beden üçüncü şahsa ait bir süreç demedi: göz, işitme, dokunma, hareket bütünü haline gelir; her bir sürecin kendi organı, kendi nedenleri, kendi özel bir bilimi vardır.” (Umberto Galimberti)
Sayfa 83 - YKY / Çev. Meryem Mine ÇilingiroğluKitabı okudu
Scheler insanın bir ens cogitans ya da ens volens (bilen ya da isteyen varlık) olmadan önce bir ens amans (seven varlık) olduğunu söyler. “Kalp” sadece kendi kurallarıyla, yaşam yolunda belirlediği kurallarıyla yaşar ve diğer bütün kurallara duyarsız ya da kahramanca itaatsizdir.
Reklam
Res Cogitans...
Descartes'in düalist temel anlayışına göre insan, iki özün birleşiminden oluşur: Ruh ve beden. Ruh, bedenin etkilerinden kurtulabilir, zira kendi kendisine yeterli bir yapıdadır. Ben düşünerek varım, aslında ben, düşünme fiilinden oluşuyorum. Öbürüyle, yani bedenle ( bu beden beni duyusal algılara, arzulara ve tutkulara kenetler) birleşiğim ama bir değilim. Düşünürken, bedensiz olarak bir bütünüm aslında.
''Manus cogitans (zihnin eli) toplamakla kalmaz, topladığının dinlenmesi de izin vermez, hatta onu sürekli yeniden çalkalar, hareket ettirir. Ekmek yapmak için unla suyu karıp yoğuran eller gibidir. Mekik dokuyan ya da dokuma tezgahında çözgü ören eller gibidir. Kürekleri yukarı kaldırıp aşağı indiren, suya daldırıp geriye doğru iten, bir aşağı bir yukarı, bir ileri bir geri hareket ettiren eller gibidir. Ritmik bir şekilde çekici kaldırıp örse vuran el gibidir. Bedenin ellerinin ve zihnin ellerinin hareketi sayesinde bütün bu süreçlerde cansız bir madde şekillenir (un, su, örgü ipliği ya da keten iplik, kızgın demir, ateşli düşünceler, kaynar fikirler, aydınlık sezgiler) ve faal biçimde kullanılır. Rosi Braidotti genellikle ''ellerimizle düşünürüz'' der.''
Sayfa 31
Descartes bize verilen her şeyden şüphe ederek varlığın bütününü, kendilerinden şüphe edilemeyecek olan iki öze götürmüştür: "Res cogitans" ve "res extensa". Husserl ise fenomenolojik reduksiyon sonunda elde edilen aşkınsal “ben” veya “saf ben” dışında kalan hiçbir şeyi kabul etmez.
Sayfa 124
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Mutlu ölüm yoktur ama mutlu intihar mümkün mü :)
Nasıl olurda ben bu yaşıma kadar bu kitabı farketmemişim. Kitaba bayıldım. Gerçekten bu sefer kitabın bitmemesini istedim. Yani dizisi çekilse şahane olurmuş. ( Meğersem 2012 yılında animasyonu çekilmiş mutlaka izlemeliyim.) Kitabın tek eksiği sayfa sayısının az olması. İsmi olumsuz çağrışım yapsa da oldukça eğlenceli ve kafa bir kitap.
İntihar Dükkanı
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207.6k okunma
Reklam
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.