Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alman alimlerinin (V. Bang) fikrine göre, Gök adını taşıyan Türk boyları gök (yeşil) ormanlarda yaşadıkları için bu adı almışlardır. Eski dönemlerde (6. Ve 8.) yüzyıllar Mogilyan Kağan'ın önderliğindeki Türkler Doğu Hangay dağlarının eteğindeki Ötüken vilayetinde gür ormanların içinde yaşamışlardır. Onlara Gök Türkler denilmiştir.
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
Türklerde demir de mukaddestir. Ecnebi el­çileri huduttan geçerken, kızgın demirin üzerinden atlatılırdı (Zemark). Kurşun dökmek de, kadınlar arasmda hâlâ efsun için kullanımaktadır. Bu da, demir âyininden kalmadır. Bunlar sihri iptal içindir. Gök Türklerde ve Moğollarda her sene muayyen günde Hakana mahsus demir ocağı yandırılırdı. Bir demir parçası ateşte kızgın hale getirildikten sonra örs üzerine konulur. Hakan, altın çekiçle bunun üzerine vururdu. Bu, Türklerin en büyük ibadeti idi. Bu âyinden sonra, meserretli bir bayram yapılırdı. Türkler Ergenekon’dan çıkarken bir demirci ocakta demir eriterek kayayı delmiş, çıkmak için yol açmıştı. Gök Türk Hakanları bu de­mircinin yani Börte Çino’nun torunları oldukları için, bu kurtuluş gününü bayram ittihaz etmişlerdi.
gök-türk ülkesinde iç huzursuzluklar kendini yavaş yavaş gösterirken, çin'de durum tam tersine gelişti. üç yüz yıldan beri araya gelemeyen çin, tek bir devlet etrafında birleşiyordu. suei hanedanı kuvvetli bir şekilde ortaya çıktı. bu hanedanın imparatorunun yaptığı ilk büyük işlerden birisi gök-türk ülkesinin içine çok yetenekli bir casus görevlendirmek oldu. ch'ang sun-sheng adlı casus mükemmel nişancı idi. türklerin nişancılığa verdiği önemi bilen çinliler onu özellikle seçmişlerdi. adı geçen casus bu özelliğinden dolayı gök-türkler tarafından çok sevilmiş, bilhassa kağan işbara onu bizzat ava götürüp nişancılığını test etmişti. ch'ang sun-cheng'in gösterdiği başarılardan dolayı ona hayran olan işbara, devlet adamlarının hepsinin onunla yakınlaşmalarını emretti. böylece gök-türk devlet yapısını çok yakından tetkik etme fırsatını buldu. ülkesine dönüşünde hazırladığı rapor ve planları suei imparatoruna sunarak, gök-türk ülkesini bölmek için gerekli bütün işlemleri başlattı. işbara kağan'a muhalif duygular besleyen diğer hanedan üyeleriyle temasa geçildi. ilk hedef batı kanadını idare eden tardu idi. derhal ona elçi gönderilerek kurt başlı sancak sunulup kendisinin bağımsız bir kağan olarak tanındığı bildirildi. çinlilerden bu teklifi alan tardu, ülkenin doğusundan ayrıldığını ilan etti. bununla yetinmeyen çinli casuslar işbara'nın kardeşleri ve amaçlarına ulaşıp, onları da kağan'a karşı isyana teşvik ettiler. devletin doğusunda yaşayan bazı moğol kabileleri (kıtan vb) ile temas kurup, işbara'dan ayrılıp kendilerine bağlanmaları konusunda ikna ettiler
Bilge Kağan'ın annesi hakkında övgü dolu sözleri ve onu bir tannçaya (umay) benzetmiş olması kadına Gök Türkler tarafından verilen önemi gösteren çok kıymetli bir belgedir. "Gelinlik kızın cariye oldu, " ibaresi de kadınların yüksek bir yeri olduğu ve cariye durumuna düşmesinin çok utanç ve acı verici olduğunun belirtilmesi de kadına Gök Türklerin verdiği değeri gösteren çok değerli bilgilerdir. Bunun, cariyeliğin hiç hoş olmadığını, aksine aşağılayıcı bir durum olduğunu göstermesi de kültür tarihimiz açısından dikkate değerdir.
Reklam
Diğer taraftan, Gök Türk ilinde vatan anlayışının bir devlet felsefesi halinde geliştiğini görmekteyiz. Devlet, hükümdar yani kağandan önce gelmektedir. Bu sebepten bütün Gök Türk yazıtlarında il (devlet) sözü kağandan önce zikredilmiştir. Devletin yıkılınası ise Gök Türkler için en büyük felaket olarak acı bir şekilde telakki ediliyordu. Devlet Tanrı tarafından verilir, kağanın ve milletin durumu Tanrı tarafından yasanır ve tayin edilirdi: "İl berigme tengri (il veren Tanrı)". Kötü kağanlar ile yolundan çıkmış Türk milletini Tanrı zaman zaman cezalandırıyordu ve devleti elinden alıyordu.
Diğer rivayete göre Gök Türkler, Suo ülkesinde ortaya çıktılar. Burası Hunların kuzeyindedir. Onun soyunun büyük insanı A-p'ang-pu'dur. On yedi erkek kardeştirler. Onlardan birine 1-ssu-ni-shih-tou derler. Kurttan doğ­madır. A-p'ang-pu ve diğerlerinin karakteri biraz aptalca olduğundan, onların ülkeleri yıkılıp harap oldu. 1-ssu-ni-shih-tou ise farklı karaktere sahipti rüzgara ve yağmura hükmedebilirdi. Iki kadınla evlendi. Biri yaz ruhunun kızı, diğeri kış ruhunun kızı idi. Kadınlardan biri hamile kaldı ve dört erkek çocuk doğurdu. Onlardan biri değişti, beyaz kuğu oldu. Onun ülkesi A-fu Suyu'nun kenarında idi ve unvanı Kırgız (Ch'i-ku) oldu. Bir diğerinin ülkesi Ch'u-hsi Suyu kenarında iken, bir başkasının ülkesi Chien-ssu-ch 'u-hsi-ch'i dağındadır. Onun büyük oğlu burada idi. Bu büyük dağda yine A-p'ang-pu neslinden insanlar vardı. Ayrıca çok çiğ vardı. Kar kış olduğunda bu oğul ateş çıkararak besledi hepsine yardım etti. Bu sebepten ateşi bulan oğul reis oldu. Unvanları ise Türk (T'u-chüe) idi. Işte Na-tou-liou budur. Onun on karısı vardı. Doğan çocukların hepsi kendi annelerinin kabile adlarını isim olarak aldılar. Kabile ismi A-shih-na olan en küçük eşinin oğludur. Na-touliou ölünce on karısı ve oğulları seçim yaparak birini reis seçmek istediler. Büyük ormanda ağaçların altında toplandılar; şöyle karar verdiler: Ağaçlar tarafında en yükseğe zıplayan reis seçilecekti. A-shih-na'nın oğlu gençti. Ve en yükseğe zıpladı. Herkes onu reis olarak kabul etti. Unvanı A-hsien Şad idi. Neticede hepsi kendini kurt soyundan kabul ediyordu.
Gök Türkler, Hunların bir boyudur. Komşu devlet tarafından saldırıya uğradı. Küçük büyük, kadın erkek herkes öldürüldü. Sadece bir oğul sağ kaldı. Küçük olduğu için askerler öldürmeye kıyamadılar. Kollarını ayaklarını keserek bir bataklığın içine attılar. Bir dişi kurt vardı. Her et getirişinde hepsini ona yedirip besledi. Bundan sonra kurtla çocuk münasebette bulundular. Kurt gebe kaldı. O komşu ülkenin kralı çocuğun yaşadığını duydu. Tekrar adam gönderip öldürtmek istedi. Askerler tam çocukla kurdu öldürecek iken, kurt doğaüstü güçleri olduğu için denizin doğusunda bulunan dağa uçarak gidip kondu. Bu dağ Kao-ch 'ang (Turfan) 'ın kuzeybatısında idi. Da­ğın içinde mağaraya benzeyen oyuk vardı. Kurt onun içine girdi. 200 li (yaklaşık 100 km kare lik) den fazla bir alanda bol otlu bir yerle karşılaştı. Burada on tane erkek çocuk doğurdu. Bunlar büyüdüklerinde dışarıdan evlendiler. A-shih-na, bunlardan birinin adıdır. Birkaç nesil geçince çoğaldılar. Hep birlikte oradan çıkarak Altay Dağları'nın güney eteklerine yerleştiler. Juan juan'ların demir işleriyle uğraştılar. Altay Dağları'nın şekli miğfere benzediği için, miğfere de onların dilinde Türk dendiği için unvanları Türk oldu.
Hunların bir kolu olan Gök Türkler önce Altay Dağları'nın kuzeyinde bulunuyorlardı. Sonradan adı geçen dağların güney eteklerine yerleştiler. Yerleştikleri bölgenin doğu sınırı Turfan ve Etsin Göl Bataklıklarıdır. Bir başka ifade ile, Yenisey Nehri'nin doğduğu kaynakların havzası ve Altaylar Gök Türklerin ilk yurdu idi.
Reklam
Gök Türklerin (Türklerin) kendilerinden sonra gelen bütün Türk devlet ve topluluklarına yön verdiği açıkça belli olmaktadır. Aslında, onlardan önce de Türk milleti ve dolayısıyla tarihi vardı. Yine iki kıtada Türk toplulukları farklı adlar altında devlet ve benzeri siyasi kuruluşlar meydana getirmişlerdi. Ama Türk adının, dilinin, kültürünün yabancı devletler tarafından tanınıp yaygın hale gelmesinin gerçekleşmesi tamamen Gök Türkler sayesinde olmuştur. Diğer yandan, aşağı yukarı bütün Türk boylarının bir devlet halinde birleşmesi sağlanmıştır.
Türkler (Gök Türkler) , Altay Dağları etrafında yaşayan A-shih-na kabilesinin önderliğinde yükselmeye başladılar. Demir endüstrisinde gelişme sağ­lamışlardı. Vassal şekilde bağlı oldukları Juan-juan'lara demir ürünleri gönderiyorlardı. Çin'e akın yapacak gücü kendilerinde bulsalar da esas önemli aşamayı kendileriyle aynı soydan geldikleri açıkça bildirilen Moğolistan'ın doğusundaki Kerulen ırmağı'ndan Karadeniz'in kuzeyindeki geniş sahalara kadar uzanan alanlarda dağınık yaşayan Töles boylarını itaat altına alınca elde ettiler. Arkasından bağlı oldukları Juan-juan'ları ağır bir bozguna uğratarak bağımsız devletlerini kurdular. Bu devlet beş-altı sene içinde Karadeniz'den Kore'ye kadar her tarafı kendine bağlamayı başardı. 630'da sarsıntıya uğrasa da 745 yılına kadar devlet olarak varlığını korudu.
542 yılında çin topraklarına yaptıkları akınlarla seslerini duyuran gök-türkler, 545 yılında reisleri bumin'le çin'deki batı wei devletiyle siyasi münasebet kurdular. ilk defa bir başka devletle diplomatik ilişkiler kurmaları onlar için dönüm noktası oldu. arkasından töles boyları adını taşıyan çok sayıda diğer türk boyunun bağlı bulunduğu grubu kendine itaat ettirdi. artık, gücünün iyice arttığını gören bumin, kendisini bağımsız hissetmeye başlamıştı. bundan dolayı vassalık şeklinde bağlı bulunduğu moğol juan-juan hükümdarı a-na-kuei'e elçi göndererek kızıyla evlenmek istediğini bildirdi. juan-juan hükümdarı onun bu teklifine çok kızmış ve "aslında gök-türklerin, kendilerinin demir işlerinde çalışan bir kölesi olduklarını nasıl elçi gönderip de evlilik teklifinde bulunabilirler" diye hakaret etti. bunun üzerine 552 yılında juan-juan'ları yaptığı ani bir baskınla mağlup eden bumin, onların devletini ortadan kaldırdı ve gök-türk devletini resmen kurdu
Türkler, kurtları çok sever; Ergenekon'dan çıkarken gök yeleli Asena'nın rehberliğini kabullenenler, son yıllarda bu kerede Polat Alemdar'ın yol göstericiliğine kaptırdılar kendilerini. Pek gök yeleli bir imaj taşımasa da, keskin bakışlı oyuncunun seslendirmesini başka bir tiyatrocu üstlense de hep başkaları adına konuşmayı seven, hep başkalarından ezberledikleriyle kimlik edinen bir toplamın önce idolü, sonra ikonu oldu.
Sayfa 101Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.