İstanbul beni çağırıyor, gökkuşağı mı doğmuş üstünde, denizi mi taşmış, gökyüzünde martısı mı çokmuş ne; İstanbul’un beni alması için sadeleştirmeli sokaklarını, belki durulmalı denizi, martılarının biraz daha yakın durması gerekli.
Hayat bu işte; Hiç bitmeyecekmiş gibi düşünülen, yaşanan o yoğun duygular, bir süre sonra insafsız zamanın gadrine uğrayarak sadece birer anı, giderek soluklaşan, silikleşen birer deneyim olarak kalıyor .