Yaşamın Ucuna Yolculuk, Tezer Özlü’yü daha yakından tanımak adına ve onun hayata nasıl bir pencereden baktığını, aslında yaşamı nasıl gördüğünü anlamak için önemli bir kitap. Bu kitabı okuduğunuzda, kitabın arka kapağında Tezer Özlü’ye neden Türk edebiyatının “gamlı prensesi” dendiğini de kavrıyorsunuz. Çünkü aslında Tezer Özlü hiçbir sosyal statünün, hiçbir kurumun, hiçbir cinsiyetin, hiçbir yaşantının sınırlandıramayacağı ve kendisini içine alamayacağı biri. Bu demek istediğim şey aslında şu; bu kadın egzistansiyalizmin ve nihilizmin ne olduğunu da anlamaktan öte, bu düşünceleri bir nevi yaşatan, var olmasını sağlayan yazarlardan biri. Bu tarz yazarlar mevcut evet... Fakat Tezer Özlü’nün biçeminden midir, bir kadın oluşundan mıdır bilmem ben kendimi ona daha yakın hissettim diğer yazarlara nispeten.
Kitapta pek çok cümlede kendimi Tezer Özlü’ye daha da yakınlaşırken hissettim, sanki bir cümleden diğerine geçerken aslında ona bir adım daha yaklaşıyordum. Ve biliyorum ki bu kitabı birden fazla kez okumakla ancak azaltabilirim bu mesafeyi, fakat asla kapatamam. Size de söyleyebileceğim şu ki, Eğer Kafka, Camus, Pavese-ki kendisi bu kitapta Pavese’den sıkça alıntı yapıyor- Oğuz Atay gibi yazarları okumayı seviyorsanız bir de Tezer Özlü’yle tanışmalısınız.