Helenler, M.Ö.8. ve M.Ö.7. Yüzyıllarda geç Hitit kültür merkezleri ve Mezopotamya ülkelerinden din, mitoloji, mimarlık, heykel ve resim sanatları konularında büyük ölçüde esinlendiler. Öyle ki M.Ö. 8 ve 7. Yüzyıllardaki helenlerin saç biçimi ve kıyafetleri fenike ve Hitit tasvirlerindeki gibidir. Helenler, mısırlıların ve Mezopotamyalıların gökyüzü, sağlık, hastalık konularındaki bilgi ve deneyimlerinden de yararlandılar. Kısacası gelenler başlangıçta tıpkı bizim 100 yılı aşkın bir süreden beri Avrupadan ders almaya çalışmamız gibi, Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarını kendilerine örnek almışlardı. Böyle olmakla beraber 200 yıl boyunca doğu dünyasından yararlanan Helenler M.Ö. 600-450 tarihlerinde Ege bölgesinde onu geçmeye başladılar. M.Ö. 450 tarihlerinde Helenler klasik çağa ulaştıklarında dünya tarihinin en büyük kültürünü yaratmış bulunuyorlardı. Nitekim Helenler, mısırın ve Mezopotamya nın bilgisini objektif araştırma yöntemine dayanan bilime, onların astrolojisini astronomiye, muslacılık ve üfürükçülğğe dayanan tedavi usülünü bugünkü tıp bilimine, yine doğuda monologdan öteye geçemeyen oyunu dramaya, yani olayları hikaye eden değil, onları bir koro ve üç oyuncuyla oynayan bugünkü tiyatro sanatına, ışık- gölge ile perspektifi icat ederek doğu dünyasının iki boyutlu kabartma ve resim tasvirlerini bugünkü resim sanatına dönüştürdüler. Böylece diyebiliriz ki Helenler; Mısır ve Mezopotamya ‘nın iki boyutlu uygarlığından esinlenerek bugünkü batı dünyasının 3 boyutlu kültürünü yarattılar.
Sayfa 313Kitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Reklam
Hâlid b. el-Velîd Radıyallahu anh
Lakabı “Seyfullah (Allah’ın kılıcı)” idi. Künyesi: Ebu Süleyman’dır. Tirmizi, Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bir yerde konaklamıştık insanlar yanımızdan geçmeye başladılar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu kim?” diye soruyor ve ben de “falan” diyordum. Sonunda,
Gece gökyüzü kapkara olurdu ve ben [..] konuşurken rüzgar usul usul yüzüme doğru eserdi. Kelimelerim, sanki benim ağzımdan çıkmıyormuş gibi, rüzgar ile beraber uçup giderdi..
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
_Gazeller_ _Keşke uyuyabilseydim de, rüyada yüzünü gösterseydin. _Ey bütün maddî varlığından kurtulup, sadece baştan ayağa nür olan azîz varlık, yıldızlar bile seni görüp kendilerinden utanıyorlar. Senin cevherin kuyumcuda müşterilerce pek beğenildi. Yani asaletine, rühî güzelliğine, Hakk aşıkları hayran oldular. _Avareliği, bir bir şerbet gibi
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.