Posta Kutusundaki Mızıka, hayatımda yaptığım en sakin okumalardan biri oldu benim için. Gündelik telaşların arasında, teneffüs aralarında, fotokopi sırasında şahsi fikrimce öyle güzel mektuplar aldım ki bir soluklanma, bir rahatlama hissi bıraktı o mektuplar geride. Hal böyle olunca bir sonraki mektubu beklerken elimde olmadan hissettim o sakinliği. Ali Ural, bir sohbet havasında bize 61 mektup yazıyor, mektuplarında bizi bir dost olarak görüyor ve o 61 mektubun içinde hayata dair en belirgin ancak bir o kadar da görmezden gelinen noktaları bize büyük bir nahiflikle sunuyor. En temel olguların üzerine kurduğu cümleleri çeşitli kıssalarla, alıntılarla pekiştiriyor ve eninde sonunda sözlerini ustalıkla bağlıyor. Kendi türü içerisinde beğenerek okuduğum bir kitap olmasına rağmen herkese hitap etmeyeceği de gayet açık. Bir roman havasında okunacak bir kitap asla değil. Zaten en çok etkileyen, kurduğu cümleler, cümlelerin yapısı, dili ve anlatımı oldu. 61 mektuptan geriye de bize bıraktığı bu cümleler kalıyor.
Ali Ural okumak isteyenler için keyifli bir başlangıç olacağını düşünüyorum.