ŞİİRİN GÖĞÜSLERİ Korkuyorum şiirin göğüslerini emerken. Mavisi silindi gökyüzünün ırmağın ötesinde hızlı adımlarla el sallayamadım dudaklarına seni bıraktığım kente kızıyorum şimdi ay ışığında yürüyemediğimiz kale kapılarına.
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4255
Honoré "de" Balzac / Uzun Yaşamın İksiri
"Sessizlik ne kadar güzel!" dedi bana. "Derinliği de, kabaran denizin plaj üzerine eşit aralıklarla ulaşmasıyla daha da enginleşiyor!" "Çevremizi saran üç sonsuzluk, su, hava ve kumlara açarsan duyularını, özel olarak da dalgaların çekilip çekilip geri gelişlerinin ritmini dinlersen," diye cevap verdim ona, "söze tahammül edemezsin artık, bu sesin içinde seni ezip geçen bir düşünce keşfettiğin izlenimine kapı­lırsın. Dün, günbatımında, bir hisse kapıldım; beni altüst etti." "Ah! Öyle mi? Konuşalım bu konuda," dedi bana uzun bir sessizlikten sonra. "Bundan daha ürkütücü bir konuşmacı olamaz. Çevremizi saranların ahenginin ne­denlerini keşfettiğimi sanıyorum," diye devam etti. "As­lında üç temel renkten, kumların ışıldayan sarısı, gökyü­zünün mavisi ve denizin tekdüze yeşilinden başka rengi olmayan bu manzara, yabanıl olmadan yüce, ıssız olma­dan uçsuz bucaksız, yorucu olmadan tekdüze; yalnızca üç unsuru var ama çeşitli." "Yalnızca kadınlar hisleri bu biçimde dile getirebili­yor," diye cevap verdim. "Bir şair için umutsuzluk verici olurdun. Senin o güzel ruhunu o kadar doğru tahmin etmişim ki!" "Öğlenin aşırı sıcağı sonsuzluğun bu üç ifadesine, içe alıp yok eden bir renk katıyor," diye devam etti Pau­line gülerek. "Burada Doğu'nun şiirleri ve tutkuları geli­yor aklıma." "Benim aklımaysa umutsuzluk." DENİZ KIYISINDA BİR DRAM Sayfa :165 CAN YAYINLARI
Reklam
UZUN YAĞMURLARDAN SONRA Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma 1954
Sayfa 23
Bütün yazılan sözcükler anlamsız. Cümleler boş. Hepsi kıvrılmış şekillerden ibaret. Yan yana geldiklerinde de ifade ettikleri şeyler basit bir kandırmacadan ibaret. Hayat güzel, Güneşin sarısı, gökyüzünün mavisi, kuşların kanatları.. Hepsi çok güzel. Bunlara yakışmayan bizleriz. İnsanlar kötü..
"Gökyüzünün yapay, aptal mavisi uzayın hangi noktasında siyaha dönüşüyordu acaba?"
Sayfa 163Kitabı okudu
Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekalâ bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı? Ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı? Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mavisi soyulmuş bir gökyüzünün altinda uzanmış yatmaktayim.
Sayfa 35 - DKKitabı okudu
Son İstek
Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor, işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum. Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var. Bir ırmak akıyor serçe parmağının ucundan. Yedi kere bu ırmak gökyüzünün mavisi. Yeniden ilk gerçek oluyor bu arılık, bu benim son dileğim.
Nasipse Adayız
Sait Faik'in hikayelerinden ezberimdeki bir paragrafı okumaya başladım: "Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı? Ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı? Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte. Çikolata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm. Birisi arkamdan: -Hişt,dedi. Dönüp baktım..."
Sayfa 109Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.