Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
Yollar
Ki gider kimsesiz, tehî, ebedî,
Yollar
Hep birer hatt-ı pür-sükût oldu
Akşamın sîne-i gubârında.
Onlar
Hangi bir belde-i hayâle gider,
Böyle sessiz ve kimsesiz şimdi?
Göl Saatleri, Ahmet Hâşim şiirinin açık denizi gibi... Bu yüzden Hâşim'i anlatırken "Ben şiir dediğimiz şey için bu baştan daha güzel bir mahfaza, zekâ denen kıvılcım için bu gözlerden daha mükemmel iki menfez görmedim" diyen
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın haksız olduğu söylenebilir mi?
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden.
Yürümekle yanıldım sana ey hummalı göl
Heyecana gömülmek ve gülmekle yanıldım
Can merhemiydi elem burcunda sessizliğin
Bilemedim ki cellat değildir yâr dediğin
Ey sarışın kahkaha, yeşil bakışlı ölüm
Aynaları sömüren bin bir nakışlı ölüm
Gir şimdi düşlerimin ebedî zindanına
Çünkü cinnetle girdin yüreğimin kanına
Yanılgı SaatleriNurullah Genç · Timaş Yayınları · 2021262 okunma
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz
Topluyor bû-yi rûhunu gûyâ,
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...