Brezilya'da bir söz vardır: "Bokun değeri olsa, yoksullar kıçsız doğardı," derler.
Aslında fanatik bir taraftar kendi takımının zaferinden çok rakibinin yenilgisinden zevk alır. Buenos Aires’te Boca Juniors taraftarlarından birinin ölüm döşeğinde son arzusunun ne olduğunu bana Osvaldo Soriano söylemişti. Hayatı boyunca daima River Plate aleyhinde tezahürat yapmış olan adam, bu rakip takımın bayrağına sarılı olarak gömülmek istiyordu ve son nefesini verirken ağzından çıkan tek söz şu oldu: “Hiç olmazsa, ötekilerden biri geberdi, diyecekler.” Buenos Aires’in Boca Juniors takımı, ezelî rakibi River Plate tarafından 2-0 yenildi. Stadın çıkışında River’li iki taraftar kurşunlanarak can verdi. Genç bir Boca taraftarı televizyon kamerası karşısında şöyle dedi: “Şimdi 2-2 berabereyiz.”
Reklam
1930 Dünya Kupası’nda iki takım da kendi toplarıyla oynamak istediler. Süleyman Peygamber kadar bilge olan hakem de, birinci yarının Arjantin’in topuyla, ikinci yarının ise Uruguay’ın topuyla oynanmasına karar verdi. İlk yarıyı Arjantin, ikinci yarıyı ise Uruguay kazandı.
Wembley’de İngiltere’nin kazandığı 1966 Dünya Kupası’nın bağırışları hâlâ duyuluyor; ama biraz daha kulak kabartırsanız 1953’te Macarlar İngilizleri gole boğdukları zaman çıkan iniltileri de duyabilirsiniz. Montevideo’nun Centenario Stadyumu hâlâ Uruguay futbolunun zaferlerine duyulan hasretle iç çekiyor. Maracanâ hâlâ 1950 Dünya Şampiyonasındaki Brezilyalıların yenilgisine ağlıyor. Buenos Aires’te, La Bombonera’da yarım yüzyıl öncesinin davulları işitiliyor. Azteca Stadı’nın derinliklerinden eski Meksika top oyununun törensel ilahileri yankılanıyor. Barselona’daki Camp Nou’nun beton sıralan Katalanca, Bilbao’daki San Mames Stadı’nın sıralan ise Baskça konuşuyor. Milan’da Giuseppe Meazza’nın hayaleti, kendi adım taşıyan stadyumu titreten goller atıyor. Almanya’nın kazandığı 1974 Dünya Kupası’nın finali Münih Olimpiyat Stadı’nda günler ve geceler boyu oynanıyor hâlâ. Suudi Arabistan’daki Kral Fahd Stadyumu’nun mermer, altın ve halı kaplı tribünleri var; ancak ne anlatacak bir anıya ne de söyleyecek önemli bir söze sahip.
Siz hiç boş bir stadyuma girdiniz mi? Deneyin bir kez. Sahanın ortasında durun ve dinleyin. Boş bir stattan daha hüzünlü, kimsesiz tribünlerden daha dilsiz bir şey yoktur.
Futbol; İngiltere’de üniversitelerde ve kolejlerde doğmuştu, Latin Amerika’da ise hayatında okula hiç adım atmamış insanların hayatını renklendiriyordu.
Reklam
Futbol, Tanrı’ya ne yönüyle benzer? Hemen söyleyeyim: birçok insanın ona inanmasıyla ve entelektüellerin ona kuşkuyla yaklaşmasıyla.
Bugün ne yazık ki, asilce kaybetmektense şerefsizce kazanmanın çok daha iyi olduğunu düşünen taraftarların ve yöneticilerin sayısı oldukça fazladır.
“Mutluluğun ne olduğunu bir çocuğa nasıl izah edersiniz?” "Bunu kelimelerle açıklayamayız,” diye cevap verdi Sölle, “oynaması için ona bir top veririm.”
Top oynuyorum, o halde varım: Bir futbolcunun oyun stili yaşam tarzının ta kendisidir; bir toplumun görüntüsünü yansıtır, dış hatlarını belirler, onu öbürlerinden ayırt eder. O kadar ki, bana nasıl top oynadığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
470 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.