Huzurlu haftasonları diliyorum... Bugün sizlere; yazar @esmerkeriiii yazmış olduğu, @memphisyayinlari bünyesinde çıkan "Gölgedeki Aşk" kitabının yorumu ile geldim...
İntikam için çıktığı yolda aşk girdabına kapılacağından habersizdi... Erzem, yıllar boyunca emniyet teşkilatına olan büyük hizmetleri sayesinde çok istediği dava kendisine
ÇEKMECE
.
Adeta naftalin kokan dolapların kokusunu içime çekip sırayla açıyorum çekmeceleri birer birer, sayfa sayfa... Her bir hikayede yeni bir yaşanmışlık, yeni bir hayat... Yüreğe dokunan, içimize işleyen ve göz yaşlarımızı usulca akıtan...
" Paradoks " ile çocuğuna ve hayata sarılan gururlu iş kadını selam çakar çekmecenin derinliklerinden.
" Köpekler, Kediler ve Sigaralar " ile çocukluk anılarının sonuncusuna da veda eden bir adam bizlerle.
"Andaç " ta kırılan ayna ile birlikte saçılan her bir parça farklı bir duyguya tezahür etmekteydi.
" Yedi " de gölgedeki bir piyounun vezir olarak yoluna devam etmesine şahitlik ediyoruz.
" Ses " ilr nefret ve bulantı ile karışık duvara asılan bir burkayı okuyoruz parçalanarak.
" Koku " ile hayatı ve ölümü sorgulayıp orada yatan her bir insanın ardındaki hikayeyi merak ediyorsunuz.
" Beyaz Zambaklar " ile tomurcuklar yeni hayatlara gebeydi şimdi.
" Eldivenlerin İzinde " de babasının küçük kızının zirvedeki büyümesine şahitlik ediyoruz.
" Labirent " , " Kara Ölüm " ve tamamlanan hikayesiyle " Doğu Ekspresi " ile kısacık fakat etkileyici bir okuma .
Öyküseverlerin bir çırpıda okuyacağı, her bir hikayede kendince hayaller kuracağı, okuyanların kendinden çok şey bulacağı bir kitap. Okuyun, pişman olmayacaksınız .
Çok güzel, değişik, sanatla edebiyatı harmanlayan öykülerden oluşan bir kitap heykeltıraş ve seramik sanatçısı Neşe Koçak'ın ikinci öykü kitabı Gölgedeki Yüzler.
Kitaptaki öyküler kadar doğruyu söylemek gerekirse yazarın çıkış noktası da beni çok etkiledi. Çok keyif alarak okudum. Her bir öyküye ya bir resim, ya bir heykel ilham olmuş.
Çaykovski'nin Fındıkkıran Operası, Van Gogh'un Tutuklular Çemberi resmi, Giacometti' nin Düşen Adam heykeli, Picasso'nun Kırmızı Elbiseli Kadın'ı, Rodin'in Öpüş heykeli, Fahrelnisa Zeid'in Feminity'si, Mihri Müşfik'in Otoportresi kitapta yer alan on iki öyküye ilham olan eserlerden bazıları. Kitapta her öykünün başında ona ilham olan eserin fotoğrafı da mevcut.
Gölgedeki Yüzler okuyacak olanlara sanat ve edebiyat dünyasında güzel bir yolculuk vaad ediyor. Bu yolculuğa çıkanlar pişman olmayacaktır.
Keyifle okunsun....
Şaşırdım... Bu kadar ustaca yazılmış, bambaşka şehirleri ve anıları birbirine incelikle bağlamış, uzun zamanı kapsayan bir kitap beklediğimi söyleyemem. Sonra inceledim ki zaten yazarı yeteneğiyle ve başardıklarıyla sıyrılıyormuş benzerlerinden. Yer yer yürek burkan; yer yer düşündüren, yollara yayılmış bir kitap olmuş. Farklı dönemlerde yazılmış yazıların birbirine nasıl organik biçimde bağlandığını görmek çok hoş ve şaşırtıcıydı. Yetenek demek ki zamana direniyor. Bir çırpıda okundu. Tebrikler.
Gölgedeki AdamAli Aksöz · Nemesis Kitap Yayınları · 202037 okunma
Merhaba
Bugün sizlere kalemi ile aslında son kitabı olan Gölgedeki Aşk la tanıştığım @esmerkerii nin Kral Suiti 1 kitabı ile geldim. Aslına bakarsanız şimdi okurken bu kitapları neden bu kadar bekletmişim diye kendimi sorguluyorum. Neyse geç olsun güç olmasın diyorum ve size biraz da olsa kitabın konusundan bahsetmek istiyorum.
Şimal,
"Yazar" diyerek yoruma başlayacaktım ama bu unvanın fazla geleceğini düşünerek vaz geçtim. "Kitap" diyerek yazdığına yorum yapacktım ama yazdıklarına bu ismin çok çok fazla geleceğini görerek bundan da va geçtim, nokta
Gölgedeki AdamAli Aksöz · Nemesis Kitap Yayınları · 202037 okunma
Ne var ki bundan büyük bir haz da duyuyordu adam. Kadının vahşiliği onda tanımlanamayacak duyguları ortaya çıkardığı yetmediği gibi görünmez bir cismin sürekli kulağına onun adını fısıldadığını hissediyordu.
Merhabalarrr
Bugün kalemiyle yeni tanıştığım Kerime Şimşek'in Gölgedeki Aşk Yansın bu Şehir kitabıyla geldim..
Güzel kurgusu, akıcı kalemiyle elinizden bırakmayacağınız bir kitap.. Ana karakterler kadar yan karakterleri de çok sevdim özellikle Poyraz ve Ali. Okurken duygudan duyguya sürüklendim resmen. Bir sayfa da Erzem ile intikam hırsına
Bir kere çıtırdamıştı o sert kabuk, bu saatten sonra dikiş tutar mıydı? Tutmaz, iflah olmazdı… ya kendi çocuğuna baba olma hakkı elinden alınmış bir adam, başka bir baba figürü gölgesinde ne kadar yaşardı? Yaşayamazdı.
Erzem yıllar önce bir suikaste kurban giden babasının intikamını isteyen, babası gibi yaman bir polistir. Azimle, yıllar içinde bu intikam için planlar ve araştırmalar yapar. Sonunda beklediği haber gelmiştir. Görev ona verilmiş ve bu çetenin başındaki adamlardan biri olan, azeri asıllı Karun ilk hedefi olmuştu. Planı basit ama yetkindi. Lakin Karun da boş bir adam değildi. Ne yaparsa yapsın Erzem asla onun içini göremiyor ve bu yüzden de bir atakta bulunamıyordu. Ta ki aşk araya girene kadar. Doğruların ve yanlışların karma hale geldiği bir anda ise her şey hiçte umulmadık bir çıkmaza, hatta bir sona doğru gidiyordu. Ee işin içinde aşk var ise yalnız yanmak olurmu? Olmaz elbette. Peki yanan kim? Yakan kim?
Aşkın ya bir kullanım kılavuzu olmalı ya da son gönül dolabında saklanma tarihi. Emin olun bu cümleyi her kurduğumda kalpten inanıyorum her bir kelimesine. Lakin yazarımız bana pek katılmıyor ki ömürlük hatta görmeden, uzaktan uzağa devam eden tutkulu bir aşk yazmayı başarmış. Kızımız Erzem insani sinir edecek kadar inatçı iken oğlumuz Karun ondan daha ketum halleri ile dövmekle sevmek arasında kaldığım iki karakter oldu diyebilirim. Ah ekip meyhane muhabbetleri acayip keyifliydi. Hele ki Poyraz.. Canım Poyraz. Kesinlikle kitaptaki en övgü dolu karakterdi diyebilirim. Kitap klişelerden beslenen ama akıcı anlatımı ile cezbeden, merak yapısı ve güçlü kadın karakterli ile gerçekten iyiydi. 'Aksiyon içinde aşk okunmaz mı?' diye düşünen tüm dostlara tavsiyemdir.