Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum ?
Herkes bağırırken şiirler okumak mı ?
Susmak mı sözün bittiği yerde ?
Kusmak mı sindirebildiklerinizi ?
Apansız uykum kaçıyor kaç gece,
Bu da mı aleyhime kanıt ?
Sondan saymaya başladım adları-böyle
Hoşuma gidiyor
- beğenmeseler de
seviyorum ellerimi,
hep olmayacak düşler görüyorum,
Yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.
İtiraf ediyorum ?
Silin adımı listenizden, yokum;
Aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir Kavga olan oyunlarınızda.
Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum.
Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.
Bir sürgün nereye sürülebilir ?
Gölgeler kelepçeye vurulur mu ?
Çekilin, yürümediğiniz yolları(mı) kirletmeyin.!
Spoiler vardır.
Fantastik polisiye tarzında. Beş yaşındaki Alper Kamu’nun hikayesi. Kitabın arka kapağında da belirtildiği gibi kahramanımız “İnsanlığa dair kavrayışımızı biraz daha ileri götürmeyecekse bir cinayeti çözmenin ne anlamı var ki?” diyerek yeni yeni cinayetleri çözmeye hazırlanıyor. Ancak bununla da kalmıyor bir de geçmişte kalmış ya
Seni sevmek benim fikrim değildi!
Yarım kalan herşeyime inat mı bu güzelliğin...
Yarım bırakamadığım gözlerin mi adın!
Savrulmuş yapraklar gibi ...
dallarından kurumuşum
Yalnızlık beni adımla mı yoğuruyorsun?
Korkakların arasında neden bu kadar ayrıyım!
Gölgeler kadar değişmez...
Ve gölgen kadar karayım!
Sayfa 54 - CİNİUS
zaman bir yılı daha süpürdü
baktın mı
geçmişin temiz mi
temiz mi yürünen sokaklar .
kimsenin gördüğünde mutlu olduğu biri olmasan
dert etme , kendi gördüklerin ile mutlu ol
bakarsın gelecek yıl daha az üzülürsün
ama bu yıl ki acını yine de unutma olur mu
attığın adımların
seni göğe çıkarmaz ama uçurumdan atabilir
kahve içeceğin insanları da