Kendisine aciz yani ACZ diyen bir şairle karşı karşıyayım.
" Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim" diye yakarıyor.
'Yedi Güzel Adam' onun eserleri arasında benim için en özelidir. Bu defa ise İşaret Çocukları ile geldim.
"Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir." diyen Rasim Özdenören öyle güzel tanımlamış ki aslında üstüne ekleyebileceğim ufak tefek şeyler dışında bir eksik bulamıyorum.
Bazı satırlardan çıkamayıp tekrar tekrar okuyup bazen de bu şair kiminle konuşuyor diye defalarca Zarifoğlu'nu sorgulamışımdır. Buz Dağı'nın görünmeyen kısmının şairidir aslında bu yüzden de bir şiirini tamamen asla anlayamayacağız belki de. Bazen bir kelime bazen de bir sayfa saatlerce düşünüp içinden çıkamayacağınız bir boşluğa sürüklüyor. Lakin Zarifoğlu'nun ilk kitabı olma özelliğiyle ve sadece Zarifoğlu'na ait olması bile çok ilgimi çekmişti. Şimdi bu güzel alıntıları sizinle paylaşınca belki o anlaşılmazlığı biraz anlatmış olurum. İşte en sevdiklerimden bazıları;
'bunca tanışıklığımız varken
sana dair
bana söz düşmüyor'
'sen benim durup durup saplandığım...'
'Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düştü sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum.'