Gönderi

438 syf.
10/10 puan verdi
Güzellik, sen duyumsadığım algıladığım kadarsın.
Bu hayata değer verdiren tek şey sonsuz güzelliğin görülmesidir. Tarih sahnesinde güzellikle alakalı karşımıza çıkan ya da gözümüze çarpan kulaklarımızı fısıltılarıyla okşayan Homeros'tur. İlyada destanına göre tarihte bilinen ilk güzellik yarışması MÖ 2000'de bugün Kaz Dağları olarak bilinen İda Dağı'nda yapılmıştır. Yarışmacılar Eris, Hera, Athena ve Afrodit'tir. Güzellerin her biri kendisini seçmesi için Paris'e önerilerde bulunurlar, sonuçta Paris elindeki elmayı Afrodit'e (Venüs) verir. İda dağında gerçekleştiği varsayılan bu yarışmada Paris'in (ve öneride bulunan jürinin) kıstası ne olabilir? Güzellik tanımlanabilir mi ya da belirli sınırlara dayandırılabilir mi? Benim için güzel olan bir başkası için de güzel olabilir mi? Doğru ya da gerçeğin bakış açısıyla (çıkarları da katsak oraya) değişebileceği gibi güzelliğin de bakış açısındaki duvara çarpacağını bilhassa söyleyebiliriz. Güzellik, ''bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir.'' şeklinde tanımlanmıştır. Bakış açısıyla değişen, bir günün diğer günü temsil edemeyeceği noktada mutasyona uğrayan dünyamızda örneğin Caligula'nın güzel bulduğunu ben bulamayabilirim. O zaman güzellik zamanla da sıkı bir bağ içindedir. (Bu cepte) Dünyanın 7 harikasını harika bulmayan var mı? Elbette var. Özellikle tüm toplumlarda aykırı sesler illa çıkacaktır - ki bu itiraza tabii bile değildir, olması gayet normal. O halde güzellik toplumun çoğu tarafından ya da birçoğu tarafından kabul edilmesiyle bu sıfatı alabilir. Örneğin Eski Yunan filozoflarından Plotinus'un güzelliğin ''ilahi aklın eşya alemindeki ışıltısı'' olarak tanımı çoğu yüzde tatminsizliği çağırır. (Bergson ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı tenzih ediyoruz) Felsefe bilimi insanı, tanrıyı, anlamı araştırırken güzellik olgusunu da derinden incelemiştir. Her filozofun yolu muhakkak güzelliği sorgulamaktan ya da buna tanım bulmaktan geçmiştir. (istisnalar ...) Yönümüzü Schopenhauer'a çevirdiğimizde Güzelin Metafiziği'nde ilginç bir yaklaşım (önerme de denebilir) sergilemiştir: ''Her şey ancak bizi ilgilendirmediği kadar güzeldir.'' Aslında bu benim mottom. Yani size güzel gelmeyen bu pasaj aslında benim için olabildiğince güzel. Hayatın sınırsızlığını hayal eder misiniz? Etmeyin, çünkü içinde kaybolduğumuz bir Marihuanna çukuru gibidir. İşte bu kadar sınırsızlıkla ilgili olamayız. Ne kadar sekme eklenirse uzantımıza kaldırabileceğimiz yük de o denli artar. O sebeple ilgisizlik müziği bu denli sanat içerir. (geçelim bunu) Kitabı ve diğer düşünürleri - düşünceleri ortak noktada buluşturan ana maddeye gelelim: HAZ! Evet bir olgu, durum, varlık bize haz veriyorsa güzeldir. Bu kısa tanım bakış açısının derinliğindeki sığ bir sığınaktır. Tüm hipotezleri bir meydanda toplayıp sınıflandırır. Estetikle alakalı kaygılar bizi daima güzelliğin saf kucağına attı tarih boyunca. Haz isteği bizi duymaya ve algılamaya itti. ''Platon'un dediği gibi, yeryüzündeki her ruh aslında müzikal armoniyle yazılmış bir bestedir.'' Kitapta yer alan bu kısmı okuduğumda Platon'la birlikte Eco'nun da güzelliğe atfedilen önem sıralamasında müziğin yerini rahatlıkla belirlememe yardım etti. Müziğin tarihi Sümerlere kadar uzanır. Tabletlerde dua şeklinde yazılmış şarkılar. Müzik, duygudurumumuzu ve yaşamla aramızda çekilen o köprüyü en iyi temsil eden sanat olmuştur. Sözlerini anlamadığımız bir müziği dinlerken bile gözlerimizi kapatıyor ya da sonuna kadar açıp gökyüzüne çeviriyorsak güzel olanı ya da çirkin olanı en iyi işleyen hammadde olduğunu anlayabiliyoruz. Sanatların içinde ruhumuza en yakın olanı müzik diyebilir miyiz? Yazılacak söylenecek onca şey var. Tutkularımız, arzularımız, inançlarımız vs. bunların toplandığı noktada tanımlanan ve yaşananları derleyebileceğimiz bir bilgi arkeolojisine ihtiyaç duyuyoruz. Eco bilgi birikimi ve ustalık gerektiren çalışmasıyla dünya edebiyatına deyim yerindeyse hediye etmiş. Kitapta Doğu, İslam kültürü kesinlikle yer almıyor. Bu da getirebileceğim tek eleştiri. Neyse bakış açım beni ancak buraya kadar getirdi. Devamı sizin. Dedalus, (Eco'nun takma ismi) dev bir kütüphane. Yakın zamanda hayata gözlerini yuman hazine. İleride bu kitaba fiyatı ne olursa olsun sahip olacağım. (180,00 TL) Hayatınızdaki güzellikler ''ilkbahar çiçekleri kadar güzel ancak geçici olmasın.'' İyi okumalar. youtube.com/watch?v=zuh3Wyf...
Güzelliğin Tarihi
Güzelliğin TarihiUmberto Eco · Doğan Kitap · 2019173 okunma
··
491 görüntüleme
Psyche okurunun profil resmi
İda'daki ilk güzellik yarışması yapılan yerde bulunmuştum. Yarıştırılanlar antik çağda kadındı belki ama benim çağım ki belli değil gözlerim tabiattaydı... Bu da sanırım kitabındaki sorunlardan bir parça.. 🙂 Bir de Galeano haklı... Bir de şöyle bir şiir var: “Beauty is truth, truth beauty, —that is all Ye know on earth, and all ye need to know” John Keats Ve de Teşekkürler!
Homeless okurunun profil resmi
Şiir öyle güzel uydu ki kitaba. Bilmemiz gereken bu kadar belki de. İda Dağı tanrılardan sonra tüm heybetini de kaybetmek üzere. Homeros bunları görse tüm tanrıları göreve çağırırdı. Bana da gitmek nasip olur mu ki.
1 sonraki yanıtı göster
Book_Bird okurunun profil resmi
Sadece sizden bir isteğim var. Wattpad üzerinden kitap yazıyorum. Ancak çok fazla okunmaması beni üzüyor. Destek olursanız beni çok mutlu etmiş olursunuz. 1 şansı hak ediyordur bence ☺ wattpad.com/myworks/2542287...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.