Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dorian Gray bize Victoria Çağını anlatırken geçen yıllara rağmen bugünden birçok şeyin bulunabildiği bir eser. Toplumun gözünün boyandığı anlarda ahlak erdeminin nasıl çöktüğünü bize gösteriyor. Bu durum günümüzde de maalesef aynı şekilde devam etmekte. 2000'lerin başında yapılan araştırmalarda insanların; yanlış bir davranışta bulunan güzel bir insanın (Buna cinayet de dahil.), dış görünüşünü beğenmediği aynı suçu işlemiş insanlardan daha az ceza almasını istedikleri görülmüştür. Bu kitap 130 yıl önce insanların güzelliğe olan hastalıklı zaaflarının bugünkü gibi olduğunu ve geçen 130 yılda insanların kendini bu hastalıktan kurtaramadığını acı bir şekilde yüzümüze vuruyor. SPOİLER Kitap Dorian’ın portresinin yapılaması ile başlıyor. Kitabı okurken kahramanımız zaman içerisinde "Güzelliğin ve gençliğin" değerini ressam arkadaşı Basil'in istemeyerek tanıştırdığı Lord Henry sayesinde fark ediyor. Ve bunun üzerine kendi portresini kıskanmaya başlıyor. Kitabın başlarında iyi, saf, doğal olarak tasvir edilen karakterin gençlik ve güzellik uğruna ruhunu sattığına şahit oluyoruz. Dorian’ın tabloya olan hisleri sebebiyle Basil yaptığı tabloyu bıçak ile parçalamak istediğinde Dorian ona “Bu bir cinayet olur.” diyor. Fakat kitabın sonlarına doğru gördüğümüz ironi ile aslında resmin yok edilmemesinin cinayet olduğunu görüyoruz. Genç, güzel delikanlının saflığını yitirmesi kitabın içinde farklı objelerle de gösterilmiş. Örneğin; kitabın ilk sayfalarında Dorian'ın kokladığı, eline aldığı ve poz verirken yanında duran leylakların renginin mor ve beyaz olduğunu biraz daha ileriki sayfalarda öğreniyoruz. (Mor leylak aşkla ilgili saf duyguları simgelerken, beyaz leylak gençliğin masumluğunu simgeler.) Kitabın sonuna doğru ise bu çiçekler portrede ve gerçek hayatta soluyor. Bunun yanında Dorian'ın değişimine sayfa sayfa tanıklık ediyoruz. O ahlak yönünden yozlaştıkça, Basil'in Dorian'ı çizdiği tablo değişmeye başlıyor. Fakat Dorian'ın gençliği ve güzelliği sebebiyle yaptığı eylemler sonuçsuz kalıyor. Bu eylemlerin bedelini tablonun ödediğini görüyoruz. Tabi bazı sayfalarda insanın en karanlık dürtüleri Dorian’ın iç dünyasını okurken ona hak veriyor. Güzelliğin insana sunduğu fırsatları, senin kim olduğunla ilgilenmek yerine gördüğü andan itibaren seni seven insanları gördükten sonra nasıl bunu kaybetmeye hazırlayabilir ki insan kendini? Yazarın kaleminin ne kadar güçlü olduğuna değinmiyorum bile. Neredeyse herkesin kabul ettiği bir gerçektir bu. Kitabın yazılımından mı yoksa içten içe ondan çok toplumu suçladığımdan mı bilemiyorum fakat Dorian’a karşı bir sevgi ve acıma besleyerek kitabı bitirdim. Kitaptaki en etkileyici karakter bana göre Lord Henry idi. Belki de insanın kendine itiraf etmek istemediği düşünceleri kitapta dile getiren karakter olduğu için belki de diğer karakterlerin aksine düşündükleri korkutucu olsa bile dile getirecek kadar cesur olmasındandı. Ama kesin olan bir şey vardı ki manipülasyon konusunda tam bir ustaydı ve pek çok açıdan baktığımızda Dorian Gray’in dönüştüğü canavar büyük oranda Lord Henry’nin eseriydi. Kitap boyunca en saf, masum kalan karakter Basil olsa da kitabı bir kere daha okuduğumda Dorian’ın dönüştüğü kişinin sorumlularından biri olduğunu net bir şekilde görebildim. Çocuğun dış görünüşüne duyduğu hayranlık hatta sadece Basil ’in değil toplumun Dorian’ın güzelliği sebebiyle genç adama farklı davranması, Dorian’ın dış güzellik uğruna iç güzelliğini feda etmesine sebep oldu. Oscar Wilde kitap karakterleri için şu yorumu yapmıştır: “Basil Hallward, ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir, Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..."
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Everest Yayınları · 202073,8bin okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.