Hikaye bir askeri okulda geçiyor.
Bir Amerikalı askeri okul öğrencisi hem kendisiyle hem de karşısına çıkan düşünür, yazar, sanatçılarla ve daha pek çok başkalarıyla, insanın temel sorularından bilimin günümüzdeki tartışmalarına, antik çağdan 21. Yüzyıla tarihin ayrıntılarından sokakta dayak yendiğinde, ümitsizliğe, kıskançlığa ya da yalnızlığa düşüldüğünde neler yapılması gerektiğine uzanan sorgulamalara girişiyor.
Biraz da kalın, neredeyse bitmeyen bir metin olan Figore’un yazarı olarak bu kitabı aldığınızda Türk edebiyat tarihinde uzak yakın benzeri görülmemiş bir şeyle karşı karşıya kalacağınızın sözünü veriyorum.