Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

98 syf.
10/10 puan verdi
Freud'un bir çok tezi aksiyom niteliği taşımaktadır. Freud önce gerçekçi bir biçimde ve veriler ışığında aksiyomlarını ortaya koyarken sonuçta kanıtlanabilir olmadıkları için eleştirilir. Ancak tespitlerinin bir çoğu adı konulmamış olan durumların adını koymaktı. Var olanı söyledikçe zaman Freud'u haklı çıkarıyordu bir bakıma. Bu eserle Freud'un bir çok tezi ve aksiyomu kabul görmüş, kanıtlanmıştır. Kitap sekiz bölümden oluşuyor. aşk ve inanç, insan yaşamının anlamı, insanın tanrı ideali, aile, devlet olgusu, saldırganlık, vicdan ve suçluluk üstüne değerlendirmeler yaptığı bu bölümlerle uygarlık adını verdiğimiz toplumsal bilincin oluşumunu sağlayan etmenleri detaylı bir şekilde irdeliyor. İstisnasız tüm dinlerin huzur, barış dolu dünya temalı yorumlarına sığınan insanın vicdan rahatlatması nezdinde tamamen id'in geliştirdiği bir reaksiyon olarak yorumlar. Tüm politik ve ekonomik gelişmeleri göz ardı ederek ibadethane merkezli barış ve huzur dolu dünya görüşünü eleştirir. Ardından tanrı inancının kaynağı olan konuya gelerek inancı ele alır Freud. Bu noktada hayatın herhangi bir anlamının olup olmadığı hakkında tek bir çıkarımı vardır. ''İnsan mutlu olmak ister.'' Mutsuzluğu ise beden, dış dünya ve kişinin topluma ilişkisi gibi konu başlıkları altında ele almakta, sonucunda da mutlu olma arzusunun kendini var edeceği yer olarak din olgusuna insanın yönelmesinin nedenini ortaya koyar. Tanrı konusuna ise insanın ulaşamayacağı arzulara sahip olduğunu ve bu arzularının tümünü bir varlığa atfettiğini öne sürmekte, insan, kısmen insani özellikleri de atfettiği tanrı olgusunda bu arzuları toplarken kendisini de tanrılaştırmaktadır demektedir. Tam tabiriyle ''protezli tanrı'' :) bizim şu protezli tanrıların uygarlığı ve toplumları oluşturan en küçük yapı birimine, aileye de değinen Freud, bir gerçeği, patriyarka'yı ortaya çıkarmıştır. Cinselliği aile içi süreçte keşfeden bireyler arasındaki ilişki, tamamen erkeğin kadın üzerinde kurmakta olduğu despotizm'in yolu olarak yorumlamakta ve konuyu cinsellik üzerinden devam ettirerek, haz alma-verme durumundan çok sadece kadının erkeğe haz vereye dayalı bir sistem olarak şekillendiğini ifade etmekte. Bu tip aile yapısının oluşturduğu toplum ve toplumu idare eden devlet organizması hakkında da analizlerini sürdüren Freud, mülkiyet ve saldırganlık konularını ele alır. Mülkiyetin saldırganlığı doğurduğunu ortaya koyarak bunu hem birey hem de devlet nezdinde aynı kabul eder. Sonraki bölümlerde ise üstben, ben, altben arası çatışmalarla ortaya çıkan saldırganlık eylemini suçluluk ve vicdan kavramlarıyla birlikte değerlendirmektedir. Kısa ancak her yönüyle muazzam bir eserdir. Okumadan geçilmemesi gerek kitaplardan biridir. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Uygarlığın Huzursuzluğu
Uygarlığın HuzursuzluğuSigmund Freud · Metis Yayıncılık · 20203,032 okunma
·
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.