Saif Faik’in okuduğum ilk hikâye kitabı.
Daha önce çeşitli antolojilerde, ders kitaplarında okuduğum hikâyeleri bir arada görmek- okumak gerçekten çok güzel bir duygu.
İstanbul'u belki en iyi tanıyan isimlerden birisi kendisi, İstanbul demişken Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim'i de anmadan geçmek olmaz.
İstanbul'un çamurlu yollarını, ayakları çıplak sokakta oynayan çocukları, bakkalı, manavı, kahveciyi kısaca seni beni çok iyi tanıyor. Kişiliğinde yer alan bu özelliğini şu satırlarla anlatıyor:
“Ben bir cinayete şahit olsam ve hakim karşısına çıkarılsam anlat bakalım denildiğinde anlatacak işe yarar bir şey bulamam çünkü ben adamın yüzüne değilde yerli yersiz kimsenin işine yaramayacak münasebetsiz yerlerine odaklanırım.
Şahitlikte pek zararlı bir adam olurdum ama şu hikâyecilikte zararı bana dokunuyor.” şeklinde ifade ediyor.
Alemdağ’da Var Bir Yılan kitabında en beğendiğim hikâyeleri:
Rıza Milyoner
Çarşıya İnemem
Dolapdere
Bir Hastalık