Gönderi

Türkiye ekonomisi, "kor ateş üzerinde dans eden kanadı kırık bir kuş" gibi ne uçabiliyordu, ne de ateş sönüyordu. Egemen sınıflar cephesinden kimse "elini ateşe sokmak" istemediğinden, yangını söndürmek için "kuşu" feda etmekten ya da ateşin üzerine kalın bir örtü örtmekten başka çare kalmamış gözüküyordu. Buna rağmen ateş kolay kolay sönecek gibi değildi. Çünkü savaş ekonomisi, yalnızca bütçe dengelerini değil, aynı zamanda toplumsal dengeleri de sarsmayı sürdürüyordu. Örneğin kendine özgü siyasallaşma dinamikleriyle yükselen Kürt mücadelesi. soruna "zor" dışı seçenekler üretemeyen düzen güçlerini ciddi bir "meşruiyet" bunalımına sürüklüyordu. Benzer biçimde 12 Eylül rejiminin bir karşıdevrim silahı olarak kullandığı din sömürüsünün namlusu da, giderek rejimin kendisine yöneliyordu. "Düşük yoğunluklu savaş" koşullarından ve uluslararası konjonktürden aldığı cesaretle siyasallaşan dinci gericilik, artık rejimden bağımsızlaşma yönünde ilerliyordu.
Sayfa 91 - 1. baskı - Mart 2004
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.