“Dünyada dünya ağrısını dindirecek bir yer var mı? Yok. Dünyanın kendisi ağrı.” Ruha ağır gelen kitaplar vardır işte tam olarak böyle bir kitap Dünya Ağrısı. Yaşadıkları travmatik olayların etkisinde ruhları sancıyan iki adamın, Madenci ile Mürşit’in her akşam aynı masanın başına oturup ruh hallerini, iç sıkıntılarını konuştuğu ve bitmek bilmeyen baba-oğul çatışmalarının küçük bir mekan içerisinde sıkışıp kalmış bir biçimde dile getirilişini okuyoruz. Sadece bunalmış halleri, işledikleri günahlar değil tabi ki Türkiyede’ki birçok toplumsal meseleye de değinmiş yazar. Kadına şiddet, Maraş katliamı ve etnik ayrımcılıklar gibi aslında toplumun yarası diyebileceğimiz meselelere de yer verilmiş. Tunç’un bu bütün güzel ve umut verici duyguları dışarıda bırakarak yazdığı kurmaca dünyayı okumak başta zorlar diye düşünsem muhteşem yazımı ve akıp giden kurgusuyla acaba ne bu Madenciyle Mürşit’in içini böyle ağrıtan şey diye öğrenmek için beklediğim bu kitap okudukça içimi ağrıtsa da bu merak devam etmeme en büyük etken oldu. Yazar' insan bir uçurumdur' diyor biterken. Üzerine çokça düşünülesi bir cümleyle baş başa bırakıyor okurunu. Ayfer Tunç’un okuduğum üçüncü kitabından sonra özellikle fark ettiğim bir detay da erkek hüznünü bütün detaylarıyla içe işleyen bir biçimde yazdığıydı. Öyle ki Mürşit’in içinin ağrısını bir okur olarak hissedebilmek pek hoşuma gitmese de yazarın hissi geçirme konusunda ne kadar başarılı olduğunu bizzat görmek bir yandan da sevindirdi. Hala karanlığın içinde bir ışık yakacak birileri arıyorsanız ya da yaşamın umutlu yanlarından çok hüzünlü yanlarında savruluyorsanız sanıyorum ki henüz bu kitabı okumanın vakti gelmemiştir. Aydınlığı kendi ellerinizle bulabildiğiniz vakit mutlaka şans verilmesi bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20214,011 okunma

·

48 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gizem