Gönderi

331 syf.
·
Not rated
Nobel Edebiyat ödüllü bir roman. “bakabiliyorsan gör, görebiliyorsan gözle” cümlesi ile başlıyor. Araba kullanan bir adam ansızın körleşir ve ülkede salgın halinde yayılmaya başlar. Ve kısa süre içinde birçok kişinin gözüne beyaz bir perde iner... Bakmak, görmek için yeterli midir? Fiziksel olarak gören gözlerimizin bazı görüntüleri yok sayması da bir çeşit körlük sayılabilir mi? Kitabı okurken karanlık bir hikayenin içine giriyorsunuz. Etik değerlerin ve insan onurunun açlıkla düellosuna şahit oluyorsunuz. İyi ile kötü, ahlaki değerler ile vicdansızlık gibi karşıtlıklar üzerinden iç hesaplaşmaya dahil oluyorsunuz. Körlük, bir distopya (kötü bir yer). Böyle eserler günümüz dünyasının görülmeyen, farkedilmeyen, kötülüklerle dolu olduğunu gözümüze sokuyor adeta... İnsan onuru nedir? Peki ya iyilik? Ahlak kimin ahlakıdır? Açlık ve ölüm dürtüleriyle yapılırsa kötülükler, kötülük olmaktan çıkar mı kötülükler? Acizlik tanımı hangi duruma, zaman göre yapılır? Erkeklerin kadınlar üzerindeki güç göstergesi bir acz göstergesi değil midir?.. Bazı kitaplar hoş vakit geçirmek için okunur bazıları ise aklımıza kazınır unutulmaz. İşte körlük böyle bir roman. Belki okurken ruhunuz sıkışacak ne biçim bir kurgu diyeceksiniz ama okumaya değer..
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104.7k okunma
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.