Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

310 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bir psikiyatristin ağzından ve bir gazetecinin kaleminden dökülen kitapta on bir ayrı çocuğun travmatik yaşamlarından yola çıkarak, psikolojinin, beynin, travmanın, sevginin, ilginin ve ilgisizliğin insan üzerindeki etkilerini çok anlaşılır şekilde okuyorsunuz. Bu hikayeler öyle güzel kaleme alınmış ki, asla duygu sömürüsü yapmadan, vakaların hikayeleri üzerinden anlatmak isteğini fazlasıyla geçiriyor okuyucuya. Her bir hikaye de doktor; psikiyatrinin ne olduğunu, ne yapması ve yapmaması gerektiğini de ustaca vurgularken, keşke tüm ruh doktorları da aynı onun gibi olsalar diye iç çektiriyor. Dr. Perry iyileştirdiği vakalardan bahsederken üzerinde durduğu tek bir şey var. Sevgi! Doktor da olsanız, anne veya baba, bakıcı ya da öğretmen de olsanız sevgi olmadan olmaz diyor… Örnekler hikayelerde de, çocukları sadece sevgiyle iyileştirmiş olduğuna dikkat çekiyor. Bunu nasıl yaptığını da “meslek sırrı veriyormuş” endişesine kapılmadan tek tek anlatıyor. *Bir köpek bakıcı tarafından, beş sene boyunca diğer köpeklerle aynı şekilde köpek kafesinde büyütülmüş Justin ... ( Bu hikayeyi okurken, rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı Hanzo filmi ile benzerliği çok dikkatinizi çekecek) *Dört yaşında, tanıdığı erkekler yüzünden hayatı yanlış öğrenen Tina *Üç yaşında gözleri önünde annesinin öldürülmesine şahit olan ve ayrıca o yaşında yaşam mücadelesi veren Sandy *Dört yaşına gelmiş olmasına rağmen hala iki yaşında bir çocuk gibi görünen, büyümesi duran ve doktorlar tarafından neden büyüyemediği anlaşılamayan Laura; *On altı yaşındayken iki küçük kızı hunharca öldüren ve hapishanede onca terapiye ve sorguya rağmen yaptığından asla pişmanlık duymayan Leon * Yedi yaşında, annesinin erkek arkadaşının sarhoş olduğu zamanlarda uyguladığı cinsel istismara karşı yaşadığı korkularla başa çıkabilmek için kendi kendine ürettiği çözümler ve nihayet katlanamama noktasına gelip bundan kurtulmanın yollarını arayan Amber * Bir yetimhane de , üç yaşına kadar karyolanın dışına hiç çıkmadan büyüyen, üç yaşında iyi bir aileye evlatlık verilen ancak yedi yaşına gelmesine rağmen hala bir yaşında bebek gibi davranan, ancak duvardaki adalet ile ilgili bir yazıyı görünce “bu dünya da adalet yok” diye büyük laflar da edebilen Peter. * Bir tarikata ve bunun liderine, akılları başlarından alınmış gibi bağlanmış bir kasaba halkı ve o ailelerin ömürleri boyunca akıllarından çıkmayacak şeylere maruz bırakılmış çocukları… *Teksas’ta , akıllara zarar bir tedavi methoduyla denekleştirilmiş ve hafızalarıyla oynanmış, doğru bildikleriyle, zorla öğretildikleri arasında sıkışıp kalmış bir grup çocuk * Bakıcısı olarak kuzenine emanet edilen ancak kuzenin cahilliği yüzünden, günlerce , gün boyu karanlık bir odada aç, susuz ve ilgisiz büyümek zorunda kalan Connor. Bu hikayelerin üç ortak özelliği var. Hepsinin gerçek oluşu, sevgisiz büyümeleri ve aynı doktor tarafından tedavi edilmeleri. Kısaca özetlemeye çalıştığım konu başlıklarını görünce, içerdikleri hüzünlü ve acı hikayeleri tahmin etmemek elde değil elbet. Korkmanız da olası. Ama merak etmeyin hiç de öyle bir gayesi olmadığı gibi, benzer bir etki de bırakmıyor. Yani doktor çocuklarla yaptığı terapi seanslarının detaylarından, çektikleri ve hissettikleri duygulardan, onların iç dünyasından, geçmişte neler yaşadıklarından detaylı bir şekilde bahsetmez. Örneğin Peter'in yetimhanede üç yıl boyunca bir karyolanın içinden hiç çıkmayarak büyüdüğünden bahsederken, "çok ağlamıştı Peter, yalnızdı, tek dostu kendisi gibi olan diğer çocuklardı" gibi acıklı cümlelere yer vermez. Peter'in bir yetişkin gibi dünyadaki adalet sistemini sorgulayacak kadar büyük düşünebilen bir karaktere sahipken, beyninin bir yanının bebek gibi olmasının sebebinin altında bu detay olduğunu genel geçer bir şekilde vurgular. Gayet bilimsel bir kitap okuyorsunuz yani. Bu bilimsellik de okumanızı oldukça kolaylaştırıyor. Amaç beyinlerimizin çalışma ve gelişme sistemini, anıları nasıl ve ne şekilde biriktirdiğini, davranışlarımızın altındaki sebeplerin nedenlerini öğretmek. Böylece, son zamanlar da sık sık duyduğumuz çocuk doğurmakla bakmanın aynı olmadığı ve bunun için ailelerin muhakkak eğitimden geçirilmeleri gerektiği fikrini daha da benimsiyorsunuz. Sorunlu yetişen bireylerin, sorunlu bireyler yetişmesi kaçınılmaz. Bu bir kısır döngü… Evet bu hikayeler çok uç noktalardan alınmış ve evet onları okurken “benim ki dert mi” diye düşünebilirsiniz. Ancak burada amaç bireye bunu sorgulatmak değil. Akıllara gelebilecek en kötü örnekler de bile “Kişiyi sağlıklı bir birey olarak yetişmesi ve sorunlu kişilerin de iyileşebilmesi için “gerekli ana etkene dikkat çekmek. Sevginin gücüne!..” Keyifli okumalar dilerim
Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk
Köpek Gibi Büyütülmüş ÇocukMaia Szalavitz · Okuyan Us Yayınları · 20127,4bin okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.