Tarihi Âdem Babadan başlayan ve basamak basamak atlayıp nihayet ezelî ve ebedî tahtına yerleşen Müslümanlıkta Doğu, dalâlet çağlarının harikalariyle hidayet çığrının mucizelerini tek vahid içinde toplamak ve bütün Doğuyu bütün yeryüzü mikyasında özleştirmek davasına memurdur. Yapamadıysa suç nefsinin...
Heraklius Urfa'yı terk etmek zorunda kalmıştı. Urfa'yı terk ederken tarihe geçen sözünü bir daha yenileyecekti Heraklius... Bakacak Şam topraklarına ve: "Elveda Suriye, ebediyen elveda..." diyecekti. Heraklius çok iyi anlamıştı ki Ziyâd gibi(Ziyâd b. Hanzala et-temimî), Adiy gibi(Adiy b. Amire b. Ferve), İyad gibi(Iyad b. Ğanem el-Fihri) yiğitler olduğu müddetçe bir daha buralara dönmek mümkün değil... Ama ne oldu? Kaybettik o yiğitleri, biz de dolduramadık onların yerlerini, adı Heraklius olmayan ama zihniyeti Heraklius olan adamlar İslâm topraklarını gaspettiler ne yazık ki...
Bizim yarınki dünyaya, bugünkü kıyametin bütün illet ve müessirlerini tartarak, tarayarak, tanıyarak, anlayarak; ve bütün tarih seyri boyunca kendi nefs muhasebemizi dibine kadar yapmış, kendimizi bütün zaaflarımız ve kuvvetlerimizle tesbit etmiş olarak, yepyeni bir ruh, mefkûre ve nizam yekpâreliği içinde doğmamız lâzım...
Tanzimatla beraber kaybolmaya başladık. Meşrutiyetle basit idare şekillerinde teselli arayarak kaybımızı derinleştirdik; Cumhuriyetle de kaybımızı hemen artık bir daha bulunamaz hale getirdik.