1960’lı yılların Hindistan’ı. Sizi alıp bir cümle önce kurduğum yere götürüyor. Zengin bir ailenin kızı olan Ammu ve alt tabakadan olan Velutha’nın yasak aşkı çevresinde kast sistemine,Hindistan’ın toplumsal ve siyasal alanlarına tanıklık ediyoruz. Farklı kültürler keşfetmeyi seviyorsanız bu sizin için kitabı bir adım öne çıkartabilir. Yazarın anlatım tarzı oldukça lirik ve merak unsurunu diri tutan cinsten. Zaman değişimleri insanı biraz ikileme düşürse de beni rahatsız etmedi. En başta karakterlerin dramları anlatılıyor diyebilirim lakin en başta okuduklarınız kitap ilerledikçe anlam kazanıyor. Karakter açısından biraz kalabalığız. Birçok kişiyle tanışacak ve hayatlarına tanıklık edeceksiniz. Betimlemeler tam benim sevdiğim türdeydi Ne çok fazla ne de çok az. Yani gözünüzde canlandırmanıza yeten türden. “Öyle bir zaman gelmişti ki dayılar baba,anneler sevgili olmuş,kuzenler ölmüş cenaze törenleri yapılmıştı. Öyle bir zaman gelmişti ki akla gelmez şeyler akla gelmiş,olanaksız olan gerçekleşmişti.” Kitabım başlarında okuduğumuz bu cümle bizi olanlara hazırlıyor. Kitabı Ammu’nun ikizleri Rahel ve Estha’nın gözünden okuyoruz ve onların başına gelenler beni kelimenin tam anlamıyla mahvetti diyebilirim. Yasak aşkın çevresinde gelişen bu kitapta beni yasak aşktan daha fazla üzen bu ikizlerin hikayesini hep acıyla hatırlayabilirim. Hayata dair bir şeyler bulabileceğiniz,küçük şeylerle yetinmenin nasıl olabileceğini gözümüze sokan tarzda bir kitap. Kendinizden bir parça aramak için çıktıysanız yola,mutlaka bakmalısınız! Ölümün anısının, bazen çaldığı hayatın anısından çok daha uzun süre hatırlanması ne tuhaf. Ne de olsa bir öyküyü yıkmak çok kolaydır. Bir düşünce dizisini bozmak. Bir porselen eşya gibi özenle oradan oraya taşınan bir düşün bir parçasına zarar vermek.

Küçük Şeylerin TanrısıArundhati Roy · Can Yayınları · 20201,208 okunma

·

29 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ezgi Su Çıldır