Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

II.BÖLÜM KURTULUŞ SAVAŞI
Milli Mücadelenin Kaynakları ve Yöntemi Milli Mücadele başlangıçtan itibaren toplumun bütün grupları tarafından benimsenerek katkı verilmiş bir mücadele değildir. Büyük toprak sahiplerinin, ticareti elinde bulunduran azınlıkların ve zengin devlet memurlarının menfaati; statükoyu ve mevcut durumu ulusun geleceğini yok etmek pahasına korumaktan, gelenekçi yapıdan yola çıkarak sultanı, teslimiyetçi politikadan dolayı da müttefikleri desteklemekten geçiyordu. Kentlerdeki aydınların da net bir fikri olmamakla beraber çoğu bati himayesinden yanaydılar. Bunların arasında Türkiye'nin tek kurtuluş yolunun "manda" yönetimine girmekten geçtiğine inananlar da vardı. Bu grubun öncülerinden Halide Edip, Amerikan mandasının Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu düşün-bilim atılımlarını gerçekleştireceğini savunuyordu. Oysa Amerika, Doğu Anadolu'da bir Kürt ve Ermeni devleti projesini bizzat savunuyordu. TBMM hükümetinin ve milli mücadele güçlerinin uzun zaman uğraşmak zorunda kaldığı isyanlarda halife-padişah yanlıları, sultan ve hizmet ettiği emperyalistler, din ve aile bağından ustaca yararlandılar. Ancak politik bakımdan geri kalmış bu sosyal grupları uzun süre bir arada tutmak mümkün olmadı. Hilafet Ordusunun M. Kemal'in deyimiyle yenilmeye mahkum oluşu, amaçsızlığından, içeriksizliğinden ve inançsızlıktan kaynaklanıyordu. Yunan istilası ulusal mücadelede büyük bir değişime yol açmıştır yorumu yanlış olmaz.O ana kadar gerek gelenekçi feodal yapısı, gerekse ekonomik nedenlerden ötürü, Türkiye'de oluşan kutupsallaşmalarda softa propagandasına yatkın görünen Türk köylüleri, sonradan büyük kitleler halinde milli mücadeleye katıldılar. Milli mücadele Arap eyaletlerinin geri alınmasının imkansız olduğu bir zamanda gerçekleştirildi. Yalnızca Anadolu ve Trakya için yapılacak mücadelenin ödün verilmeden gerçekleştirilmesi öngörülmüştü, ve mücadelede milli hareket karşısında çeşitli iç ve dış düşmanların yanı sıra, Bab-ı Âli'yide bulacaktı. İlk olarak ulusun silahlı direnişinin savaşa yöneltilmesine çalışıldı. Taktik olarak halkın yabancı güçlere karşı silahlanması ve ilk aşamada hanedana karşı laiklik ve cumhuriyetle ilgili görüşleri öne sürülmemesi benimsendi. Anadolu'da gücüne ihtiyaç duyulan halkın, nesiller boyu sürdürdüğü geleneksel-feodal yapı ve itaat göz önüne alındığında bu hareketin mantığını anlamak kolaylaşır. Ancak bu hareket Anadolu köylüsünün bilincinden oldukça uzaktı. Onlar için kurtuluş halife ve saltanatsız olamazdı. Milli kuvvetler ilk olarak cumhuriyeti ilan etmeye kalksalardı, halk kitlelerinden tamamen kopacaklardı.Atatürk’ün deyimiyle; “-Bu önemli kararın tüm gerekliliğini ve kararlığını ilk günden açıklamak elbette doğru olmazdı. Uygulamayı bir takım safhalara ayırmak ve olaylardan yaralanarak milleti duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve adım adım yürüyerek amaca yürümek gerekiyordu.” 1920 yılında milli mücadele taraftarlarının, şeyhülislamın fetvasına karşı yayımladıkları fetva ulusalcıların bu taktiğinin açık bir ifadesidir. Nitekim her iki fetvada “Allah halifeye uzun ömür versin." Sözleriyle başlıyor ve şeriat hükümlerine dayanıyordu. Mücadele propagandasının ağırlık merkezi anti-emperyalizmdi. Nitekim Sivas kongresinde İstanbul hükümetinin yabancı devletlerin elinde olduğuna dikkat çekiliyor, hükümetin bu güçlerin etkisinde olduğundan söz ediliyordu. Kemalist hareket Sovyet Rusya tarafından desteklendi. Bu yardım yaklaşık 10 milyon altın ruble ve iki tümenlik donanımından ibarettir. Bu yardımlar çok kısa süreli mali yardımlar olduğu için politik etki bırakmamıştır. Bu elbette iyi bir katkıdır. Ancak iddia edildiği gibi Milli Mücadelenin tamamında yabancı asker ve danışmanların varlığı söz konusu değildir. Militarist yapıdaki Osmanlı toplumu, bir reforma ihtiyaç duyduğunda bu önce orduda gerçekleştiriyordu. Bu anlamda, tecrübeli ve geniş bir mücadele gücüne sahip Anadolu; kurtuluş gibi bir görevin üstesinden gelebilecekti. Ancak tarihin o günkü süreci bu devamlı, geniş ve tecrübeli orduyu oldukça küçültmüştü. İşte bu nokta da çetelerden yaralanıldı. Değişim Sürecinde Türkiye-ll S.87-88 Prof.Dr. Sabri SÜRGEVİL Dr. Cihan ÖZGÜN Dr. Hilal ORTAÇ Dr. Olcay P. YAPUCU
Sayfa 87 - İlya İzmir YayıneviKitabı okuyor
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.