Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tatil Nasıl olmalı Bütün duvarları en azından üç santimetre kalınlığında biçilmiş kestane latalarıyla kaplı, dış cephesi eski tarz üzre taş ve kireç harcı ile örülmüş, çatısı oluklu kırmızı kiremitlerle kapatılmış ve bütün pencerelerinde cennet yeşili ve gök mavisi ile boyanmış tabiat sûretleri gösteren bir kulübede siz olsanız yerleşip kalmaz mıydınız? Sanki küçücük bir ahşap çekmeceyi andıran bu şirin odanın "som kestane" duvarlarına yaslanıp, kalın yün minderlere gömülerek iki namaz vakti arasındaki mukayyet zamanlarda roman okumak, porselen tabaklı, ince beli altın yaldız kuşaklı bardaklarda kızılın çayla buluştuğu nefâsette demlenmiş çaylar yudumlamak, yemek vakti erişince taş fırınlarda pişirilmiş otomobil tekerleği kutrundaki Trabzon ekmeğinden kesilmiş ince dilimlerle müzeyyen bir yer sofrasına bağdaş kurmak, sağdan—soldan yükselen bülbül çığlıkları refâketinde leziz sohbetlere gömülmek, doğrusu benim için "tatil" kavramından beklediğim bütün dünyâ nimetlerini bir arada bulmak anlamına geliyordu. Bunca nimete bir de köy ahalisinin çoğunluk itibariyle yaylaya çıkmasının verdiği tenhalığı, günde en çok iki defa çalıp çalmamakla tereddüd geçiren telefon hattının bir ucunda bulunmanın verdiği dünyadan kopmamışlık hissini, gün boyunca söyünmüş gözleriyle konulduğu sehpa üstünden odayı boş nazarlarla seyrederken uykusu gelen televizyon ekranını ilâve etmelisiniz; işte tatil böyle olmalıydı!
Sayfa 243
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.