Gönderi

Seçuklu sultanı Rükneddin,Mevlana'ya beş kese altın gönderip almasını arzu etti.Talebelerinden Mecdüddin, Mevlana'ya altınları arz edince; "Beni hakikaten seviyorsanız, bu altınları dışarıdaki çamurun içine atın!" buyurdu. Talebeleri bu emri derhal yerine getirdiler. Dünyaya kıymet veren bazı kimseler, bu altınları almak için çamurun içinde aramaya başladılar. Fakat üstleri, başları, yüzleri çamurdan görünmez hâle geldi. Mevlânâ, talebelerine, onların bu vaziyetlerini göstererek; "Bu altınlar, şu gördüğünüz dünya ehlinin üstünü başını batırdığı gibi, âhiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli günahlara sevk edip ibadetlerden alıkoyar. Bu sözlerimi yanlış anlamayınız.Dünya için çalışmayınız demiyorum. Dünya malının muhabbetini kalbinize koymayınız diyorum. Hiç ölmeyecek gibi dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmak lazım geldiğini herkes bilir.Burada dikkat edilecek nokta; hırs ve tama yapmadan kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada ahiret saadeti için çalışmalı,kazanmalı,niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslamiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saadet, en büyük sermaye, helalinden kazanıp, hayır ve hasenat yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye, mal,mülk,para sahibi olmak değil, ilim,amel,ihlas ve güzel ahlak sahibi olmaktır." buyurdu.
Sayfa 104Kitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.