Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Söğüt Ağacı-Mecid Mecidî
Bir Filme Dair İlk Notlarım: "Bana görebilmenin ne demek olduğunu söyle, ben de sana körlüğün ne olduğunu söyleyeyim!" Filmin sonunda Murtezanın sesinden işitiyoruz bu sözleri. Kendisi yeni kör olmuş bir adamdan, gözleri yeni gören bir adama yazılmış bir mektubun satırlarıdır bunlar! Göz neye kifayet eder? Göz gördü, gönül sevdi! İcaz! Ama hikâye! Ya gönlün sevdiğini göz inkar ederse? Göz yeni bir sevgili ararsa? Baş rol oyuncumuzun adı Yusuf! Ünlem işareti koydum cümlenin sonuna çünkü başka ne koysam aciz kalacaktı. "Ben Yusuf, yarattığın güzellikleri görmekten mahrum olup asla şikayet etmeyen kişi." Âh Yusuf! Güzelliğin timsali iken kendini göremeyen gözlere ağıt yakıyor. Oysa Yusufa en güzel hediye ayna idi. Ama Yusufun gözleri görmüyor. Ona sunulan ayna karanlık olmalı. Kuyu dibinde kendine karanlığı ayna edinen Yusuf gibi. -Görememekten mi korkuyorsun!? -Hayır görmekten! 38 yıldır bir şey görmedim. Murtezanın ameliyattan önce Yusufa sorduğu soruya verdiği cevap bu. O kadar uzun yazabilirim ki... Bu film yüzünden elimdeki kitabı bıraktım. (Siyasi tarih ile ilgili bir kitaptı) Şimdi Gözleri Görmeyen İki adam isimli kitabı aldım elime. Filmdeki alegorik anlatıma bayıldım...birkaç yazı da bunlar üzerine yazmayı deneyeceğim... Çok kısa birisine değinmek istiyorum. Yusufun karısının adı Rüya. Yusuf Kıssasını hatırlayın. Rüyalarla örülüdür. Önce kendi rüyası. Sonra zindan arkadaşlarının. Son olarak Firavunun... Sahi, körler nasıl rüya görürler!?
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.