...Yaşam destek teknolojisindeki ilerlemelerden dolayı tıbbın ölümü yeniden tanımlayıp, sınırlarını daha önce belirlenen ölçütlerin ötesine itmek durumunda kaldığı savunulur.
Ölümün sınırları genişledikçe, egemen gücün menzili de genişler; iktidar artık üzerinde eşi görülmemiş bir denetim kazandığı yeni bir yurttaş sınıfının, neo morts ya da faux vivants, yani yeni "yaşayan ölüler"in kaderini çizmeye başlar.
Agamben, hayatın, hayat fonksiyonlarının durmasının da ötesine uzanmaya başlamasını ve bunun sonucunda artan Devlet iktidarını mümkün kılan şeyin, on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan ve ölümün mutlak ve eşsiz bir olay olarak değil de, hayata içkin, zamana yayılan ve "bizatihi ölümün ötesine" uzanan, çoğul bir fenomen şeklinde kavrandığı hayat bilimleri olduğunu görmemizi ister.