Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gılgamış Destanı
Destanın başında Gılgamış yolunu kaybetmiş bir adam olarak çıkar karşımıza. Yüreğinde fırtınalar kopmakta, halkına kan kusturmaktadır, onlar da durumu düzeltsin diye tanrılara yalvarırlar. Fakat tanrılar artık insan ilişkilerine doğrudan el atmaya hevesli değildirler, aracılarını kullanmaya karar vermişlerdir. Böylece Gılgamış'a kafa tutacak gerçek bir düşman vermek için kırlarda deli gibi dolaşan ilkel, yabanıl bir adam olan Enkidu'yu yaratırlar. Gövdesi kıllarla kaplı, çırılçıplak dolaşan, ot yiyip göl sularını içen, hayvanlarla arası insanlardan daha iyi olan Enkidu, "başlangıçtaki insan" gibidir, Gılgamış Enkidu'yu evcilleştirmek için ona uygar davranışları öğretsin diye yosma Şamhat'ı görevlendirir. Şamhat'la geçirdiği altıncı gecenin sonunda Enkidu doğal, hayvanlar dünyasıyla bağlarının koptuğunu anlar. Daha uygardır, ancak bu kazanım yanında yitimi de getirmiştir. Enkidu "eksilmiş," aynı zamanda "öne çıkmış" ve "tanrı gibi" olmuştur. Urukün üstün yaşam biçiminin tadını çıkaracak bilgelik ve incelik kazanmıştır, bu yaşam insanlığın doğal yaşantısının çok ötesine geçtiğinden tanrısal görünmektedir. Gılgamış ile Enkidu arkadaş olur, birlikte serüvenlere atılırlar. Dolaşırlarken Ishtar ile karşılaşırlar. Daha eski mitolojide Ana Tanrıçayla evlilik, yüce aydınlanmayı ve kahramanın arayışının doruğunu temsil ederdi; ancak Gılgamış Ishtar'ı geri çevirir. Kentli erkeklerle kadınların artık ilgisini çekmeyen geleneksel mitolojinin güçlü bir eleştirisidir bu. Gılgamış uygarlığı göksel bir girişim olarak görmez. Ishtar kültürü yok etmektedir: taşıyıcısını ıslatan su tulumu, giyenin ayağını sıkan bir ayakkabı, rüzgârı dışarıda tutamayan bir kapıdır. Hiçbir ilişkisi uzun sürmez; her sevgilisini mahveder. Ölümlüler bu sorumsuz tanrılarla karşılaşmasalar daha iyi olur. Uygar insan Gılgamış, göksel varlıklardan bağımsızlığını ilan eder. Tanrılarla insanların kendi yollarına gitmesi daha iyi olacaktır. Ishtar öcünü almakta gecikmez, Enkidu hastalanır ve ölür. Gılgamış çılgına dönmüştür. Kendinin de ölmesi gerektiğini anlayınca can havliyle Selden sağ kurtulmuş Utnapiştim'e -bu destanda adı budur- sonsuz bir yaşam verildiği gelir aklına, onu görmek üzere Dilmun'a doğru yola düşer. Oysa insanoğlu ilkel tinselliğe geri dönemez, dolayısıyla tanrılar dünyasını aramak kültürel gerilemeyi temsil etmektedir; Gılgamış saçı sakalı birbirine karışmış bir halde üzerinde yalnızca bir aslan postuyla bozkırları aşar. Bir şaman gibi ayak basılmamış topraklarda güneşin evrelerini izlerken yeraltı dünyasını hayal eder ve "tanrıların gizli bilgisini" arar. Sonunda Dilmun'a vardığında, Utnapiştim ona tanrıların bundan böyle seçilmiş insanlar için doğanın yasalarını askıya alamayacaklarını anlatır. Eski mitler artık insanın tutkularına kılavuzluk etme görevini yerine getiremez. Dilmun'a yolculuk eski mitsel yaklaşımı tersine çevirmiştir. Atrahasis'te Sel öyküsü tanrılar açısından anlatılmıştı, fakat burada Utnapiştim kendi deneyimlerini, kayığını suya indirmenin zorluklarını ve selin neden olduğu yıkıma kendi insanca tepkisini yansıtmaktadır. Eski mitler kutsal dünyaya odaklanmış, geçici olaylarla ya da kişilerle pek ilgilenmezken, tarihsel figür olan Gılgamış mitolojik Utnapiştim'i görmeye gider. Tanrılar insanlar dünyasından çekilmeye başlayınca tarih de mitolojiyi etkilemeye başlıyordu. Gılgamış tanrılardan özel bilgiler almak yerine insanlığın sınırlarıyla ilgili acı dolu bir ders alır. Uygarlığa geri döner: banyo yapar, aslan postunu üzerinden atar, saçlarını düzeltir ve temiz giysiler kuşanır. Bundan böyle Uruk'un çevresine duvar örmeye, uygar sanatları yaymaya önem verir. Bir gün kendi de ölecektir, ancak bu anıtlar, özellikle de insanlığın refahı için eriştiği başarıları kayda geçirecek olan yazıyı bulması onu ölümsüz kılar. Utnapiştim bir tanrıyla konuşarak akıllanmışken, Gılgamış göksel yardım almaksızın kendi deneyimlerinden ders çıkarmayı öğrenmiştir. Bazı hayallerini yitirmiş olabilir, fakat "tam bir bilge" olmuş, "yorgun ama sonunda boyun eğmiş" olarak geri dönmüştür. Antik mitlerden uzaklaşmıştır; ne var ki tarihin kendine göre avunç kaynakları vardır.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.