Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
Elea ekolünün (okulunun) kurucusu olarak kabul edilen Parmenides, kendinden önceki filozofların aksine görüşlerini şiir biçiminde yazan ilk filozof. Prolog (giriş), aletheia (hakikat) ve doxa (sanı) adlı üç bölümün yer aldığı şiirde Parmenides, alegorik bir anlatım yolunu tercih etmiş, ki bence görüşlerini açıkça ortaya koymak istemeyen filozof için metaforik ve alegorik bir anlatıma imkân veren şiir biçimi oldukça müsait. Şiirde anlatıcı olan delikanlı (bazı uzmanlar delikanlıyı Parmenides'in kendisiyle özdeşleştirmişler) "Güneş'in kızları" (veya "Muse'lar) tarafından atlı bir arabaya bindirilip göğe, yani Tanrıça'nın (Persephone, Dike veya Themis olduğu düşünülen) katına yükseltiliyor. Tanrıça, huzuruna varan delikanlıya iki kapı (gece ve gündüz) gösteriyor ve bu kapıların her ikisinden de geçip gerçeği öğreneceğini vadediyor. Gündüz kapısının günlük hayatta duyu organlarımızla algıladığımız dünyayı (doxa) ve gece kapısının da bir olan hakikati (gerçek, aletheia) simgelediğini düşünüyorum, ki misal gündüz vaktinde gözlerimizle görebildiğimiz her şey gece olunca karanlığa gömülür ve görülmez, yani aslında bir ilüzyon (yanılsama) oluşturur. Geceleyin ise gündüz vakti gördüğümüz şeylerin gece de aynı olduğunu ve varlığını sürdürdüğünü düşünürüz. Bu iki kapıyla aslında Parmenides, gerçeğin iki yüzü olduğunu anlatmak istiyor. Duyu organlarımız ile algıladığımız şeyler gerçek değil, birer yanılsamadan ibaret. Bu nedenle hakikate duyu organlarımız veya gözlem yoluyla değil, sadece aklımızla (rasyonel mantık) ulaşabiliriz. Parmenides'in iki yüzü olduğunu iddia ettiği gerçekle ilgili yorumunun Platon'un meşhur felsefesine ilham vermiş olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca Parmenides'e göre "var olan vardır, var olmayan var değildir". Var olan şeyleri aklımızla anlayabildiğimizden, onlar hakkında konuşabiliriz lakin var olmayan şeyler hiçliktir, onları aklımızla anlayamayız, onlar hakkında konuşamayız ve bu da susmayı gerektirir. Varlık; bir, değişmez, hareketsiz, boşluksuz, ezeli, ebedi, bütün ve küre gibi her noktada eşit ağırlıktadır (bu noktada muhtemelen Herakleitos'a atıfta bulunuyor). Parmenides'in peygamber olduğunun da iddia edildiğini göz önünde bulundurursak "varlık veya gerçek" ile aslında "Tanrı"yı veya "Yaratıcı"yı kastettiğini düşünüyorum. Kaldı ki başka ne ezeli ve ebedi olabilir ki? Şahsen Parmenides'i okuduktan sonra kafam biraz karışmış olsa da "mutlak gerçek/varlık Tanrı'dır" diye düşündüğümde taşlar yerine oturuyor. Mitoloji ve felsefe okumaları yaparken ister istemez İslam dini ile karşılaştırmalar yapıyor ve mitoloji ile İslam dini arasında pek çok koşutluk olduğunu fark ediyorum. Örneğin, Parmenides'in şiirindeki göğe yükselme motifini Hz. Muhammed'in Miraç olayı ile ilişkilendirmek mümkün. Miraç gecesi Hz. Muhammed'in "Burak" adlı kanatlı bir atla göğe yükseldiği söylenir, ki oradaki kanatlı at, mitolojideki Pegasus'tan başkası değildir. Tüm bu koşutluklar, insanlara veya halklara bir peygamber gönderildiği ve halkların her şeyi bu peygamberden öğrendiği yönündeki düşünceyi pekiştiriyor. Elbette sadece dini yönden karşılaştırmalar değil, kültürel yönden de pek çok karşılaştırma yapmaya müsait, bilgilendirici ve ufuk açıcı olduğu kadar eğlendirici okumalar aynı zamanda. Son olarak Parmenides'in ontoloji (daha geniş tabirle metafizik) alanında bir nevi çığır açtığını da ekleyelim. Sürç-i lisan ettiysek affola. Keyifli okumalar diliyorum herkese. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Fragmanlar
FragmanlarParmenides · Alfa Yayınları · 0217 okunma
·
148 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.