Örneğin Yunan filozof Platon, o zamanlar yeni icat edilen yazma teknolojisine ve okuryazarlığın yaygınlaşmasına hiç sıcak bakmamıştı:
İnsanlar bunu öğrenirse, ruhlarına unutkanlık işleyecek; hafızalarını kullanmayı bırakacaklar çünkü yazıya güvenecekler, bir şeyleri anımsamak için kendi içlerine değil dışarıdaki işaretlere bakacaklar. Keşfedilen şeyler hafızalarında yer etmeyecek, sadece hatırlatıcı bir reçete olacak. Öğrencilere gerçek bilgelik öğretilmeyecek, sadece bilgeliğin sureti sunulacak. Onlara birçok şey anlatılacak ama gerçek anlamda öğrenmeyecekler, çok şey biliyormuş gibi görünecekler. Hâlbuki büyük ölçüde hiçbir şey bilmeyecekler ve bilgelikle değil, bilgeliğin kibriyle dolacaklar. Bu nedenle de çevresindekiler için yük olacaklar.