Tuhaf ama yer yer komik, pat diye bitiveren, tam olarak nasıl tanımlayacağımı bilemediğim bir kitap. Yine de elimden bırakamadım. Bir arkadaşım Fransız filmleri gibi yani demişti: film bitmeden, biranda sonlanıyor. Sanırım burada yazar sonu okuyucunun hayal gücüne bırakmış ya da faili meçhul davalara gönderme yapmış. Tuhaflığı ise yer yer gerçek üstü havası olmasından (konuşan köpek) ve olay örgüsünün alışıldık düzende gitmemesinden kaynaklanıyor. En sevdiğim yanı ise karakterlerin çok renkliliği oldu. Anne, Valentina, kuzen Lorenzo, Laia'lar, Ahmed ve tüm karakterler çok renkli ve canlıydı. Mektuplar, günlükler gibi farklı anlatım türlerinin bir arada kullanılması okumayı kolaylaştırıyor. Meksika ve Türkiye arasındaki benzerlikler ve hatta kültürel benzerlikler (annenin Meksikalı olduğunu bilmesek bir Türk diyebiliriz) güldürüyor. Göçmenlik, ve milliyetçilik konularını güzel işlemiş yazar.