Roman okumayı özlemişim.. aylardır süren farklı gelişmeler, okumam gereken farklı kitaplar, hayat ile ilgili birtakım sorunlar derken nerdeyse 5 aydır elime roman almadım. Daha doğrusu birkaç kitap aldıysam da birkaç sayfa okudum en çok ilerlediğimi ise (yenişehirde bir öğle vakti) bir arkadaşıma hediye etmek zorunda kaldom son 30 sayfasında...
Velhasıl bu özlem üstüne bu kitabı elime aldım ve 2 günde yedim resmen. Gelelim spoilerli sayılabilecek incelemeye.
Yani kitap yine bir galata güzellemesi ile başlıyor. Yine diyorum çünkü meşhur puslu kıtalar da böyledi. Ve bu adam bu işi beceriyor... sen Galatayı betimle biz dinleyelim.
Sonra kitapta ihsan abi bize denizcilik adına bize engin bilgileri olduğunu hissettiriyor ve bunu da çok iyi yapıyor..
Keza bu kitapta denizcilik ve bir gemi hikayesi varken alt metinde puslu kıtalarda karşımıza zaman çıkarken bu kitapta ölümsüzlük konusu güzelce işlenmişti.
Ayrıca o gemide olmak olaylara tanık olmak hele tarih kitaplarından olayla ilgiki detaylar almak... bazı bazı karakterlerin geçmişinden gelen öykğler harika bir deniz yolculuğu.
Peki neden bi puslu kıtalar atlası değil bu eser?
Aklıma gelen birkaç subjektif öaddeyi sıralayayım
1-karakterlerin çok az kısmının geçmişten gelen hikayesi vardı ve bunlarda olaya bağlanıp ileride karşımıza çıkmıyor sadece geçmişleri anlatılıp geçiliyordu
2-bir iki bölüm çok güzel olmasına rağmen kpnu bütğnlüğünün çok dışında kalıyordu. (Mesela cellat)
3-Arka planda işlene ölümsüzlük kpnusu çok az kalmış ve kopuk işlenmiş
4-Hikaye çok yarım kaldı. Sanki birden canı sıkılıp romanı bitirmiş ihsan abi
Gibi birkaç iey daha sayılabilir. Ama kesinlikle güzel bir kitaptı.