Gönderi

BANA MUSİKİ NEDİR TARİF EDER MİSİN?.. Atatürk’lü yıllarla.. 1924 senesinde Muzıka-i Humayun’un ilga ve tasfiyesinden sonra, Ankara’da Riyaset-i Cumhur Mızıka Hey’eti Alaturka muallimliğine tayin oldum. Münir Nurettin Selçuk’un pederinin ricası üzerine, nota ve musiki bilgisi zayıf olan arkadaşım, dostum Münir’le meşgul oldum. O da Ankara’ya tayin oldu ve sonrasında çok sevdiğim bu kıymetli arkadaşımla sabahlara kadar Atatürk’ün huzurunda konserler verdik, Paşa’nın fevkalade takdirlerine mazhar olduk. Atatürk bizi o kadar çok severdi ki yanından ayırmaz, seyahatlerine bizi de götürür, oralarda konserler verdirir, kendisi de teşrif eder, konser sonrasında da ayrıca program tertipler konseri tekrar başlatır, milli musikimize karşı teveccühünü izhar eder sabahlara kadar dinlerdi. ... Bir akşam emirleriyle huzurunda itina ile yaptığım bir tanbur taksiminden sonra, yaşlı gözlerle bana şöyle bir sual sordular: “Aferin oğlum, çok güzel taksim ettin, çok mütehassis oldum, eksik olma. Yalnız bana musiki nedir, tarif eder misin?” Derhal şu cevabı verdim: “Hakiki aşktır! Hislerimizin nağmelerle ifadesidir. Her insanı muhtelif tesirler altında bırakan güzel bir yüzün, güzel bir kokunun, güzel bir sesin, tabiattaki güzel manzaraların tarifi imkan haricindedir. Musiki tarif edilemez. İnsanı bazan ağlatır, bazan güldürür. Bazan insanların maddiyatla alakasını keser, alem-i manaya sevkeder. Musikinin, insanlar üzerinde başka başka tesirler yaratan musikimizin bu manevi kudretini tarif etmeye acizim. Lütfen bendenize siz tarif buyursanız, çok istifade ederim.” Bu cevabıma o kadar memnun oldular ki : “Aferin çocuğum, gel seni bir öpeyim. Seni tebrik ederim. Bana şimdiye kadar böyle bir cevap veren olmadı. Kimi seslerin dizisinden, kimi gamlardan, kimi makamlardan, usüllerden zırvaladılar, durdular.” Kendi ağzından çıktığı gibi yazıyorum: “Sanki musiki kitaplarından ben bu bahisleri okuyamazmışım gibi, bana musiki dersi vermeye kalkıştılar. Hakikati sen söyledin, hepsini mat ettin. Gel bir daha öpeyim seni!.. sen san’atında eli öpülecek adamsın!..” Aradan seneler geçtiği halde şu satırları yazarken muhterem Gazi’nin o akşamki mütebessim, takdirkâr bakışları gözümün önünde canlanmaktadır. Şu anda bile, o akşam geçirdiğim tatlı heyecan içindeyim.
Sayfa 148Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.