İbn Sina da Farabi gibi hayatının son döneminde büyük bir değişim geçirmiştir. Katı akılcılıktan vazgeçip, Farabi'yi izleyerek bir "Doğu felsefesi" yani gerçek anlamıyla bir İslam felsefesi kurmayı denemiştir. Bu değişimi o kadar benimsemiştir ki, son eseri olan el-İşarât ve't- Tenbihât adlı eserinin önsözünde "eş-Şifa'daki fikirlerim artık benim değildir" diyecek kadar ileri gitmiştir.