Puşkin, öleceğini hissetmiş gibi, lirizmini en derin insanlık durumlarıyla bağdaştırır: delilik saplantısı (Tann Beni Delirmekten Korusun, 1833), dinsel duygular (Meryem Ana, 1830), siyasal kuşkuculuk, sanatçı gururu (Horatius
havasındaki Kendimi Manevi Bir Anıt Yaptım, 1836). Puşkin'in siyasal görüşleri muhafazakarlığa doğru kayar: Polonya ayaklanmasından sonra Batı kamuoyunu alaycı söylevlerle yerer (Rusya'nıDüşmanlarına, §iir, 1831); sel kurbanı Petersburglu sıradan birinin çarlığın kurucusu Petro'ya karşı isyan etme gücünü bulduğu Tunç Süvari'de (1833)
devlet çıkannı çok karmaşık bir biçimde yüceltir; ama bu olağanüstü şiir Petersburg mitinin kaynaklarından biridir.