Gönderi

Godwin'e göre toplumun tümünün yararını güvence altına alma iddiası ile ortaya çıkan iktidar, yalnızca eşitsizliği kurumsallaştırır ve bunun neden olduğu tutkuları körükler. Dolayısıyla adil bir birliktelik olmayan politik toplum, bütün üyelerinin haklarını koruyup var olmak için ihtiyaç duydu- gu seyleri güvence altına almak yerine bütün avantajlarını himayesindeki az sayıda bireye sunar ve diğerlerinin payına bağımlılık ve sefaleti bırakır. İktidarlar, zenginlerin ahlaklı olmayan mülkiyet taleplerini koruma altına alarak ve onları çeşitli hizmet lerle ve saygınlıkla ödüllendirerek, yanlış olan ekonomik değerler dengesini güçlendirirler. Bunun karşılığında yoksullar gibi zenginler de politik otorite itaat etmeye zorlanırlar. Hükümet bu yolla "toplumun bütün tabakalarının yozlaşma ve bağımlılık ilişkileri içerisinde hapsolmasına sebep olur. Dolayısıyla ekonomik bağımlılık ile yozlaştırılanlar yalnızca yoksullar değildir. Toplumdaki bütün kişiler eylemin doğru amacının kişisel maddi çıkar olduğu yolundaki yanlış fikri paylaşırlar. Bu şekilde ekonomik eşitsizliğin neden olduğu yozlaşma ve bağımlılık duygusu, bulaşıcı bir hastalık gibi yayılarak toplumun tüm üyelerini sarar (Crowder, 2007: 74-75). Doğal eşitliği bozmak suretiyle toplumsal ve ekonomik eşitsizliğe neden olan olgu, kurulu mülkiyet sistemidir. Bu bakımdan mülkiyet ile hükümet arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır; çünkü zenginler, doğrudan ya da dolaylı olarak devletin yasa koyuculardır. Bu bakımdan eşitsizlik, ahlaki ve psikolojik olarak hem zengin hem de yoksul için felaket olmuştur. Ser- vet birikimi evrensel bir tutku haline dönüşerek entelektüel gelişimi ve hazzı engeller, rekabeti teşvik ederek toplumun bütün yapısını dar bir bencillik sistemine indirger.
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.