Aslına bakılırsa, dünya bizim beklentilerimize
göre yaşamak zorunda değildir ve eğer "gerçeklik"
herhangi bir şeye gönderme yapıyorsa, o da tam
olarak bizim hayali kurgularımızın asla bütünüyle
kapsayamadığı şeydir. Bütünlükler, özel olarak, her
zaman için muhayyile tarafından yaratılır. Ulus-
lar, toplumlar, ideolojiler, kapalı sistemler. .. bun-
ların hiçbiri aslında yoktur. Gerçeklik her zaman
bundan -onların var olmalarının inkar edilemez
bir toplumsal güç olduğu inancına rağmen- daha
karmaşıktır. Evvela, dünyayı ya da toplumu bütün-
leştirici bir sistem (her unsurun ancak diğerleriyle
ilişki içinde önem kazandığı bir sistem) olarak ta-
nımlayan düşünce alışkanlığı, neredeyse kaçınıl-
maz olarak devrimierin sarsıntılı kopuşlar olduğu
görüşüne yol açmaya meyillidir. Çünkü en nihaye-
tinde, bütünleştirici bir sistemi aynı türden tama-
men farklı başka bir sistemle değiştirmek sarsıntılı
bir kopuştan başka nasıl mümkün olabilir ki? Bu
yüzden insanlık tarihi bir devrimler dizisi haline
gelir: Neolitik Devrim, Sanayi Devrimi, Bilişim Dev-
rimi vs.